2007 senesinin ilk üç ayını bitirmek üzereyiz. 2006 senesindeki yaptığımız işlerin sonuç verilerini tekrar gözden geçirmek ve bu veriler ışığında 2007 yılı tahmini bilânçosunu yapmak ve çıkacak veriler sonunda kendimize yeni bir yön çizmek zamanı gelmiştir. Bu durum incelemesinin devletler, şirketler ve hatta şahıslar içinde geçerli olması gerekir. Genel olarak bakacak olursak Dünya'da bireyler tarafından da kuvvetle algılanan bir güvenlik azalması yaşanıyor. İnsanlar huzursuz. Tabii her olayda olduğu gibi bunun bir bedeli olacağı ve bu bedelin nasıl ödeneceği endişesi oluşuyor. Bu bedelin nedenini inceleyecek olursak, bunun emperyalist devletlerin tahsil etmek istedikleri küresel bir Dünya yaratma isteğinin bedeli olduğunu görürüz.
İnternet'in Dünyanın en ücra bölgelerine ulaşması, küresel bilgiye ulaşma bakımından iyi sonuçlar vermesi çok güzel ve olması gerekende budur. Çıkan böyle bir bedelin ödemesi çok güzel ve doğal olarak ödenmesi de lazım.
Fakat yapılacak olan bu ödemede tahsilâtın şekli, Dünyanın dört bir tarafında milliyeti ve dili farklı olan milyonlarca insanı aynı tanrılara tapmağa, aynı ideolojiye ve aynı yasalara uymağa zorlama çalışması şeklinde olarak planlandığı zaman küresel Dünyanın tehlikeleri hemen sırıtıp meydana çıkıyor. Ve böyle bir bedeli de kimse ödemek istemiyor.
Genel olarak, ABD'nin ve AB'nin kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmeden ve hangi durumda olursa olsun diğer devletlerin yerüstü ve yeraltı zenginliklerini sömürmek için Amerikan üslubunu dayatmaya yeltenişleri bu tehlikeyi daha da bariz olarak ortaya çıkarıyor. 2006 yılı, ABD'nin ve Batı'nın yeni Dünya düzeni ve değişik halkların kaderi hususundaki böyle egoistçe yaklaşımları, Dünya geneli toplumu tarafından kabul edilemez olduğunu açığa çıkardı.
Irak, bu tarif için en açık bir örnek olarak verilebilir. Ne Amerikan süngüleri, ne milyarca dolar, ne de çeşitli politik entrikalar Irak'ı yeniden barışa, huzura ve düzene kavuşturamadı. Hâlbuki bu olay, Amerika açısından gerekli tecrübeyi çıkarmak için iyi bir vesile olabilirdi. Ve milletlere her hangi bir şeyi kuvvet kullanılarak dayatamayacağını öğretebilirdi. Hele ABD'nin ideolojik ve jeopolitik yayılma politikasını terörizm ile mücadele yapıyorum gereği ile maskelemesi ve insanları enayi yerine koyma yeltenişleri ise her zaman kaybetmeye mahkûm olacaktır.
1999 da ABD ve NATO'nun bombardımanlarına uğramış olan Sırbistan'ın ardından Irak şunu gösteriyor. Dünya, Washington'un kendi için biçtiği Dünya'nın jandarması rolünü reddediyor. Denebilmesi gerekiyor ki 2007 yılı, Bush doktrinini toprağa gömmüş olacak. Ama nerde o güzel günler. Afganistan'da da durum ayni. ABD ve AB Afganistan genelini de kendi kontrolü altında tutmaya çalışıyor. ABD, İran ve Kuzey Kore'nin nükleer çalışmalarını da kuvvete ve silaha dayalı bir tezle çözmeye çalışıyor. 2006 yılı, ABD'nin bu pozisyonunun da başarısızlığa mahkûm olacağını açıkça gösterdi.
Toparlamaya çalışırsak Washington'un 21.yüzyılda Amerikancı emperyalist düşüncesini hayata geçirme isteği, insanlığı medeniyetler çatışmasının kenarına kadar getirdi. Öbür yandan 2006 yılı dünya halklarına, tek kutuplu bir dünya düzeninin sakıncalarını ve çok kutuplu dünya da yaşamanın güvenliliğini gösterdi. Bu açık teşhis, Rusya, Çin, Hindistan ve bazı diğer Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin dünyadaki ağırlılığın artması gerektiği düşüncesini doğurdu. Tahmini bilânçomuzda en sıkı bir şekilde takip etmemiz gereken çok kutuplu dünya düzeni düşüncesi olmalıdır. Bu düşüncenin gerçekleşmesi dünya'yı daha emniyetli ve daha yaşanabilir bir hale getirecektir.
Türkiye olarak bizim bu düzenin kurulması babında üzerimize, kolaylıkla altından kalkabileceğimiz bir görev düşmektedir. Atatürk'ün düşüncelerini yaymak. Bu düşünceleri iyi anlayıp iyi anlatabilirsek, Dünyanın dönüşü bile bir başka güzel olacaktır. Atatürkçü düşünce bir… İzm değildir. Başından sonuna kadar reel ve insanlık için özgürlük ve mutluluk demektir.
Necmi ÖZNEY
26.03.2007 Memleket haber
13 Haziran 2007 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder