Son haftalarda, Kıbrıs'ın güneyinde hidrokarbon yatakları bulunduğuna dair epeyi bilgi dolaşımı var. Konuyla ilgili olarak Kıbrıs'ta elle tutulur histerik bir hava esiyor. Sanki yarın sabah denizden petrol fışkırmaya başlayacak ve bütün Kıbrıslılar Doğu Akdeniz de şeyhmollakis (Rumca petrol şeyhi demek herhalde) olacaklar! Petrol kelimesi hem Türkiye ile hem de Kıbrıslı Türklerle Rumlar arasında gerginliğe neden oldu. Tabii bu arada sürtüşmeler de yoğunlaştı.
Günümüzde, uluslararası ve bölgesel ilişkiler çerçevesinde, enerji ve petrol konuları art niyetli taktikler ve dar görüşlü politikalara elverişli değil. Özellikle ciddi bir siyasi sorunu olan Kıbrıs gibi bir ülke için hiç değil. Bu bağlamda, petrol konusunun aşırı tutumlara kaçılmadan, gerçekler temelinde tutulması lazım. Bölge yalnızca Rumların değil. Kıbrıs'ta Türkler de var ve kaynaklarda onlarında hakkı geçerli.
Kıbrıs'ın sınırlı bir bölgesinde incelemelerde bulunan şirketinin sözcüsüne göre, kullanılabilir hidrokarbonların bulunduğuna dair olumlu işaretler var. Bu bağlamda, yüzdesi bilinmeyen, olma olasılığı bulunan hidrokarbon rezervi için güvenilir bir değerlendirmenin yapılması için vakit henüz çok erken. Başka detaylı araştırmaların da yapılması gerekli. Uluslar arası şirketler söz konusu yatakların yararlanılabilir olup olmadığı hakkındaki incelemeye dair tekliflerini herhalde Nisan 2007 tarihi gibi açıklamaya başlayacaklar.
Söz konusu araştırmalar sonunda bu yataklardan yararlanmanın gerçekten şirketler için karlı olup olmadığı ortaya çıkacak. Başka bir ifadeyle, bu girişimin kaça mal olacağı ayrıntılı bir şekilde hesaplanacak. İlk incelemeler çok pahalıya mal olacağını gösteriyor, bu da maddeyi çıkarma aşamasına geçmeden önce, düşünülmesi gereken bir konu. Sonuç olarak bütün bu girişim uzun bir süreç alacağa benziyor.
Bu gelişmeler, göz ardı edemeyeceğimiz siyasi bir çerçevede kaydediliyor. Bu çerçeveyi Kıbrıs'taki siyasi gerçekler, aynı zamanda da uluslararası ve bölgesel koşullar belirliyor. Orta Doğu'da yaşanan belirsizlik ve istikrarsızlık, enerji krizi, petrol boru hatlarıyla ilgili rekabet ve elbette Kıbrıs sorununun hala devam etmesi göz ardı edilemez. Bütün ciddi ekonomik kuruluşlar Kıbrıs petrolleri üzerine yatırım yapma kararını almadan önce, bu verileri de hesaba katmak zorunda kalacaklar.
Yataklardan olası yararlanmanın Kıbrıs ve genelde bölge üzerindeki etkileri hakkında çok dikkatli bir çalışma yapılması gerekir. Avrupa Birliği gelişmelere her an burnunu sokacaktır. ABD'nin burun sokma olasılığı daha da fazla olacaktır. Doğu Akdeniz çevre sorunları açısından öyle vahim bir durumda ki daha fazla kirliliğe dayanamaz. Ayrıca herhangi bir çevre kirlenme sorunu kısa ve çok uzun olmayacak bir vadede tüm bölgeyi etkisi altına alacaktır. Bölgedeki ülkelere nazaran Kıbrıs'ın önemli bir avantajı, bir gelir kapısı var. Turizm… Akdeniz'in Türkiye, Mısır ve Kıbrıs kıyıları binlerce Avrupalının turizm ve tatil için seçtiği bir turizm bölgesi. Bölgenin tam ortasında petrol çıkarmak, çevre ve turizm ekonomisi üzerinde nasıl etki yapacak acaba? Plajlarının biraz uzağı petrol çıkarma platformlarıyla dolu olan bir adaya, turist gelmeye devam edecek mi?
Türkiye'nin de bu gelişmelere tepki göstermesi gayet doğal olması gerekir. Irak'taki durum, Kürt konusundaki gelişmeler bu bağlamda da hem Türklerin kurulu düzenine hem de Erdoğan Hükümetine uygulanmakta olan dış etkiler, dayanaksız dayatmalar ve AB üyeliğine aday bir ülkeye yapılan aşırı ve kabul edilemez bitmek bilmeyen istekler. Öte yandan da, Lefkoşa'nın da uzun bir zamandan bu yana herhangi bir gelişmenin kaydedilmediği bu konuyu bir anda bu kadar abartılı bir şekilde ortaya çıkarması da garip bir tutum. Tam turizm döneminin açılmasının öncesinde, Türkiye ile olası bir kriz, Türkiye'ye olduğu kadar Kıbrıs Rum yönetimi çıkarlarına da, turizmine de oldukça zarar verebilir.
Önümüzdeki dönemde yapılacak sondajların sonucu ne olursa olsun, Kıbrıs'ın doğal zenginliklerinin bütün ada sakinlerine; Kıbrıs Rumlarına ve Kıbrıslı Türklere ait olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Ama Rum tarafı bu duruma bir tuzakla yaklaşmaya çalışıyor. Şöyle ki; "Kısa zamanda Kıbrıs sorununun çözümlenmesi, kazanımların paylaştırılması konusunu da düzene sokacaktır. Ancak, çözüm gelene kadar, petrolden olası yararlanmanın sağlayacağı kazançların yatırılması ve çözümden sonra oranlı bir şekilde iki toplum arasında paylaştırılması amacıyla özel bir fonun kurulması." Nasıl ama yemlemenin yolu. Ben bu fona isim bile buldum. "KPFMM Kıbrıs petrol fonu Marika'nın donu "
Necmi ÖZNEY
25.02.2007 Memleket Haber
13 Haziran 2007 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder