Atatürk gençliği yalnızca bugünün değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğinin de sahibi ve yapıcısıdır. Gençliğimiz, güzel yurdumuzun geleceğinin teminatıdır.
Halkımız doğacak, yaşayacak ve ölecek, fakat güzel yurdumuz hep var olacaktır. Vatan, ölümlü bireylerle yaşayan ölümsüz bir varlıktır. Bu varlığı sağlayan şey, İnsanların fiziki varlığından daha çok, toplumun, sağlam temeller üzerine kurulmuş kültürel yapısıdır.
Bir toplum içerisinde yer alan bireyler, gelecek nesillerine kültürlerini, bilgilerini ve tecrübelerini aktarmaya ve toplumlarının sağlam bir geleceğe taşınmasına köprü olmakla yükümlüdürler. Bu da, bu büyük ivmeyi oluşturacak her bir bireyin, milli şuur sorumluluğu ile yetişmesine ve yetiştirilmesine bağlıdır. Her nesil bir önceki neslin üstüne kurulur. Temeli sağlam olmayan binaya yeni bir kat daha çıkamazsınız.
Milletler için de bu aynı ile geçerlidir. Milletler de ancak, kendisini oluşturan millet bireylerinin milli sorumluluk bilinci ile yetişmesi ve buna uygun davranışlar geliştirmesi ile hayatlarını devam ettirebilirler. Tarihe baktığımız zaman, kültür aktarımı yapamamış veya dış tesirler sebebi ile yozlaşmış kültürler sebebi ile yeryüzünden silinmiş nice büyük milletlerin acı verici hikâyeleri ile dolu olduğunu görürüz.
Türk Gençliği bu ülkenin geleceği ve teminatıdır. Gençlerimize gurur ve güvenle bakmalıyız. Tarihimizden süzülüp gelen bilgi ve tecrübeler ışığında her yeni nesli daha iyi ve daha sağlam yetiştirerek, ülkemizin geleceğini teslim almaya hazır hâle getirmeliyiz. Bu görevimizi yaparken verdiklerimiz kadar alacağımızı bilerek davranmamız gerekir.
Gençlerimizin iyi bir insan ve vatanını seven bir vatandaş olarak yetişmeleri için gereken şartları da hazırlamalıyız. Bunların en başında ise milli toplum bilincinin doğru olarak verilmesi, Atatürkçü düşüncenin genç benliklerinde yeşermesini sağlamak gelmektedir.
Ülkemizde son zamanlarda oluşturulmaya çalışılan ve halkımız için endişe verici bazı olumsuz gelişmelerin seyrini büyük bir dikkatle izlemek, bunu toplumun diğer bireyleri ile paylaşmak ve bunlar için gereken tedbirleri düşünmek, her vatandaşımızın üzerine düşen en büyük görevlerden biridir.
Türkiye ve Türk milleti, milli şuuru ile kalkınma, adil gelir dağılımı, demokrasi, insan hakları, sosyal devlet ve laik Cumhuriyetin korunması gibi devletin var oluş öğelerinin saptırılmasına karşı, bunları korumasını bilecektir. Halkımız bunu dünya tarihinde ki yeri ve şanına uygun, o şana yaraşır bir şekilde bu koruma görevini başaracak ve düze çıkacaktır.
Yeter ki;
Devlet ve toplum olarak, en başta Avrupa Birliği ve ABD olmak üzere, kendimizi bu ülkelerin uydusu haline getirmeyelim. Milli şuurumuzu onlara teslim etmeyelim. Bize tavsiye ve direktif vermelerine müsaade etmeyelim ve onların bize vermeye çalıştığı rolü kabul etmeyelim. Fert olarak, yalnızca kendimizi kurtarmayı düşünmeyelim.
Bunlardan kendimizi koruyamazsak kendi kendimize adam olamayacağımızı yazan, çizen teslimiyetçi ve mandacı bir sürü hain zibidi etrafta boy göstermeye başlayacaktır. Meydanı bu hainlere bırakırsak, “bu millet adam olmaz, medeniyet AB’de” gibi böğürmelerini zehir gibi içimize akıtarak milli kimliğimizi yok etmeye çalışacaklardır ve çalışıyorlar da.
Bütün değerlerimizi çiğneyerek ve halkı kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen yığınlar haline getirerek toplumsal yozlaşma ve ayrışma meydana getirmek istiyorlar. Bu hainler, yalnızca kendilerine değer vererek ve kendi şahıslarını âdeta bir put hâline getirerek halkı kendilerine taptırmaya çalışıyorlar. Vatanımızı seven bireyler olarak her zaman kendimizi bunlardan korumalıyız ve kendimize her an samimiyetle sormalıyız.
Bu gün yurdum için ne yaptım?
Necmi ÖZNEY
Halkımız doğacak, yaşayacak ve ölecek, fakat güzel yurdumuz hep var olacaktır. Vatan, ölümlü bireylerle yaşayan ölümsüz bir varlıktır. Bu varlığı sağlayan şey, İnsanların fiziki varlığından daha çok, toplumun, sağlam temeller üzerine kurulmuş kültürel yapısıdır.
Bir toplum içerisinde yer alan bireyler, gelecek nesillerine kültürlerini, bilgilerini ve tecrübelerini aktarmaya ve toplumlarının sağlam bir geleceğe taşınmasına köprü olmakla yükümlüdürler. Bu da, bu büyük ivmeyi oluşturacak her bir bireyin, milli şuur sorumluluğu ile yetişmesine ve yetiştirilmesine bağlıdır. Her nesil bir önceki neslin üstüne kurulur. Temeli sağlam olmayan binaya yeni bir kat daha çıkamazsınız.
Milletler için de bu aynı ile geçerlidir. Milletler de ancak, kendisini oluşturan millet bireylerinin milli sorumluluk bilinci ile yetişmesi ve buna uygun davranışlar geliştirmesi ile hayatlarını devam ettirebilirler. Tarihe baktığımız zaman, kültür aktarımı yapamamış veya dış tesirler sebebi ile yozlaşmış kültürler sebebi ile yeryüzünden silinmiş nice büyük milletlerin acı verici hikâyeleri ile dolu olduğunu görürüz.
Türk Gençliği bu ülkenin geleceği ve teminatıdır. Gençlerimize gurur ve güvenle bakmalıyız. Tarihimizden süzülüp gelen bilgi ve tecrübeler ışığında her yeni nesli daha iyi ve daha sağlam yetiştirerek, ülkemizin geleceğini teslim almaya hazır hâle getirmeliyiz. Bu görevimizi yaparken verdiklerimiz kadar alacağımızı bilerek davranmamız gerekir.
Gençlerimizin iyi bir insan ve vatanını seven bir vatandaş olarak yetişmeleri için gereken şartları da hazırlamalıyız. Bunların en başında ise milli toplum bilincinin doğru olarak verilmesi, Atatürkçü düşüncenin genç benliklerinde yeşermesini sağlamak gelmektedir.
Ülkemizde son zamanlarda oluşturulmaya çalışılan ve halkımız için endişe verici bazı olumsuz gelişmelerin seyrini büyük bir dikkatle izlemek, bunu toplumun diğer bireyleri ile paylaşmak ve bunlar için gereken tedbirleri düşünmek, her vatandaşımızın üzerine düşen en büyük görevlerden biridir.
Türkiye ve Türk milleti, milli şuuru ile kalkınma, adil gelir dağılımı, demokrasi, insan hakları, sosyal devlet ve laik Cumhuriyetin korunması gibi devletin var oluş öğelerinin saptırılmasına karşı, bunları korumasını bilecektir. Halkımız bunu dünya tarihinde ki yeri ve şanına uygun, o şana yaraşır bir şekilde bu koruma görevini başaracak ve düze çıkacaktır.
Yeter ki;
Devlet ve toplum olarak, en başta Avrupa Birliği ve ABD olmak üzere, kendimizi bu ülkelerin uydusu haline getirmeyelim. Milli şuurumuzu onlara teslim etmeyelim. Bize tavsiye ve direktif vermelerine müsaade etmeyelim ve onların bize vermeye çalıştığı rolü kabul etmeyelim. Fert olarak, yalnızca kendimizi kurtarmayı düşünmeyelim.
Bunlardan kendimizi koruyamazsak kendi kendimize adam olamayacağımızı yazan, çizen teslimiyetçi ve mandacı bir sürü hain zibidi etrafta boy göstermeye başlayacaktır. Meydanı bu hainlere bırakırsak, “bu millet adam olmaz, medeniyet AB’de” gibi böğürmelerini zehir gibi içimize akıtarak milli kimliğimizi yok etmeye çalışacaklardır ve çalışıyorlar da.
Bütün değerlerimizi çiğneyerek ve halkı kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen yığınlar haline getirerek toplumsal yozlaşma ve ayrışma meydana getirmek istiyorlar. Bu hainler, yalnızca kendilerine değer vererek ve kendi şahıslarını âdeta bir put hâline getirerek halkı kendilerine taptırmaya çalışıyorlar. Vatanımızı seven bireyler olarak her zaman kendimizi bunlardan korumalıyız ve kendimize her an samimiyetle sormalıyız.
Bu gün yurdum için ne yaptım?
Necmi ÖZNEY