21 Haziran 2007 Perşembe

AB adı altında plan 'Avrupa Birleşik Devletleri'

Bu günlerde toplum olarak uykusuzluk çekmekteyiz. Televizyonlarda haberleri izlerken AB falanca başlığı askıya aldı filanca başlığı sepete koydu derken ne güzel uyuyup rahatlıyorduk. Dikkat ederseniz AB tartışmaları eski heyecanı ve etkisini kaybetti. Bu durumun, AB taraftarlarını derin bir üzüntüye soktuğunu fakat başka bir taraftan da gizli bir sevince boğduğunu görüyoruz. Üzülmelerinin nedeni, Türkiye'nin, AB üyeliği senaryosunda ciddî problemler olduğunun artık açık bir göstergesi ve bunun da bir taraftar için hâliyle mutluluk verici bir şey olmaması. Açıkça ifade edilemeyen gizli memnuniyet de aynı sebepten geliyor. Lobicilerin, yerli işbirlikçilerin, hatta AB'nin maaşlı adamı gibi davranan sivil toplum kuruluşları ve boyalı medyanın AB reklâmı yapmakta zorlanacakları bu zamanda durumun en azından bir süre dondurulması demektir.

Bugünlerde hâlâ AB süreci işliyor havası basılmaya çalışılsa da, açıkça belli ki, Türk halkı bu işe uyandı. Toplum AB ve ABD'nin gerçek yüzünü gayet iyi bir şekilde anladı. Peki, ne oldu da AB ve ABD hakkında bilgilerde ne değişti ki geçmişte çözemediklerimizi birden görüverdik.

Ülkemizde Avrupa Birliği hakkında tam manasıyla bir riyakârlık ve cehalet hüküm sürmektedir. Bir yanda derin bir bilgisizlik ve diğer yanda da bilinçli olarak bir yanlış bilgilendirme rüzgârı alabildiğine esmektedir. AB işbirlikçisi bu zavallı ve acınacak insancıklar için AB, hayallerinin ülkesi ve cennetin ta kendisidir. Türk milletine karşı kafasında gizli birtakım düşmanlıklar bulunan ve içten pazarlıklı bir kısım ise, korkunç bir lobicilik gayreti ile toplumumuzu bilinçli ve maksatlı, haince bir yanlış bilgilendirme bombardımanına tâbi tutmakta, kitlelerin uyanmasını önlemeye ve millî reflekslerini köreltmeye çalışmaktadır.

Bütün bunların yanında bir başka şaşırtan yan ise, senelerce milliyetçilik ve din gibi halkın saf ve temiz duygularını sömürerek bunu kendilerine geçim kaynağı yapan birtakım kişilerin, şu anda, Avrupa Birliği lobicileri ile yan yana bulunmalarıdır. Bu gurup, muhalefette iken Batı'yı yerden yere vurmakta tereddüt etmezken Avrupa Birliğinden aldıkları ilhamla Batılılardan daha fazla batıcı olmakta hiçbir beis görmeyen din simsarlarının durumu. Çok komik bir durum aslında.
Avrupa Birliği, Churchill'in 1946'da yaptığı konuşmanın içinde belirtildiği şekilde, birbirleriyle kavga edeceklerine birlik olup tekrar sömürge bölüşümü yapabilecekleri bir projedir. Dikkat ederseniz artık açıkça ve ayan beyan söylüyorlar. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi, kendi varlığını kendi eliyle sonlandırması demek olan bir intihar politikasıdır. Tabi buna politika denirse. Bence bu ihanettir.

Türkiye'de tarih bilinci zayıflatılmaya çalışılıyor. Tarih çarpıtılarak öğretiliyor. Hâlbuki bir millet geçmişinden edindiği tecrübeler ile şimdiyi yaşarken, ulusunun geleceğini, ataları tarafından atılmış sağlam temeller üzerine inşa eder ki ne olduğunu bilsin. Ulus bilincini ve gelecek varlığını ve neslini korusun.

Fakat buna karşı Avrupa'nın Hıristiyan kimlikli milliyetçiliği Ortaçağ, Yeniçağ, Yakınçağ ve uzay çağı boyunca devam etti ve üstü küllenmiş bir kor ateşi gibi yanmaya hazır bir şekilde alesta bekletildi ve kendi milliyetleri adına da olsa Avrupa'nın birleştirilmesi fikri her Hıristiyan Avrupalının kafasında daima canlı kaldı.

ABD ortaya çıktıktan sonra artık hiçbir Avrupalı ülkenin tek başına Dünyaya hükmetme şansının olmadığının görülmesi üzerine, Birleşik Büyük Avrupa siyasî temelinin ortamı bu suretle atılmış oldu. İşte, Avrupa'nın ulaşmış olduğu şu anki Avrupa Birliği, yalnızca bir ara geçiştir ve asıl amaç ise, emperyalist karakterli bir Avrupa Birleşik Devletleri'dir.
Avrupa Birleşik Devletleri safhasına geçildiğinde ise ABD örneği gibi milletlerin, milliyetçiliklerin ve ulus-devletlerin ortadan kalkmasını ve çapı çok büyümüş yeni bir sistemin yaşama geçirilmesini öngörmektedir. Şu anda adını hatırlayamadığım ABD'li bir politikacının söylediği gibi,"vatandaşlık bir hak değil devlet tarafından verilmiş bir şanstır" gibi fikirleri barındıran saçmalayan bir sistem.

Böyle bir politik oluşum içerisinde Türkiye'nin ve Türklerin yeri nerede olabilir?
Her şeyden önce kafamıza iyice sokmak zorundayız ki, Avrupa Birliği, Hıristiyan Avrupa projesidir ve tamamıyla Avrupa'ya aittir. Avrupalılık ölçütlerini ise, bizdeki yalaka Avrupa beslemelerinin bütün iddialarına karşı, biz Türkler veya bir başka millet değil, Avrupalılar koyar. Seni söz sahibi yapmaz. İşte etnik ayrılık senaryosunu bunun için sahnelemeye çalışıyorlar.
Avrupa, Yunan ve Roma ile başlar, Hıristiyanlık ile devam eder. Winston Churchill'in, "Avrupa, Hıristiyan imanının ve Hıristiyan ahlâkının çeşmesidir" diyen söylevini neden anlamaya çalışmıyoruz?

AB'nin, Avrupa Birliği'nin dışındakilere bakışı ve onlarla ilişkisi, Eski Roma'nın Roma vatandaşlarına bakışı ile işgal edip yönettiği ülke halkına bakışı ve ilişkisi ile aynıdır. Türkiye'nin 1600 yıldan beri Avrupa'yla kavgası vardır. Avrupa Yunan ve Roma ile başlayıp Hıristiyanlık ile geliştiği için, Yunan'a ve Roma'ya karşı duran ve Hıristiyanlığa zarar veren herkes, Avrupa'nın amansız düşmanıdır. Artık anlamalıyız ki, Avrupalı, bize baktığı zaman, karşısında, H âlâ, Asya'dan gelmiş, dini başka, dili başka, kültürü başka yüzlerce yıllık hasmını görüyor.
Avrupalıya göre, Türkiye'nin Avrupa Birliği, içerisinde yeri yoktur. Türkiye'nin AB'ye girmesi, Türklerin Asya'dan çıkıp Anadolu'yu yurt tutmasından beri geçen son bin yıllık kazanımlarını kendi elleriyle sona erdirmesi, Türkiye Türkleri ile birlikte Batı Türklerinin tarihinin de bitirilmesi demektir. Bu durum, Bizler için olduğu kadar Azerbaycan ve diğer Türk devletleri içinde bir intihar projesidir. Bakın ABD oralarda yıllardır cirit atıyor.

Türkiye'de yaşayan herkesin emperyalizme karşı durabilmesi için, emperyalizme ve emperyalistlere karşı Dünya'nın örneksiz tek kalesi olan Mustafa Kemal'in ülkü ve devrimlerine sıkı sıkıya sarılması, iyice öğrenmesi, Atatürk değerleri ve fikirlerini geliştirerek, çağın koşullarını özümseyerek ama ana fikrini değiştirmeyerek sahip çıkması gerekir.

Necmi ÖZNEY

Hiç yorum yok: