7 Mayıs 2010 Cuma

KÜRESEL KRİZMİ YOKSA KARŞILIKSIZ PARA KRİZİMİ?

Batı hükümetleri, devam eden krizi biraz rahatlatabilmek için bütçe harcamalarını arttırmaya çalışıyorlar ama hükümetlerin ekonomiye yapmak istedikleri etki, birçok ülkede merkez bankası bilançolarında, bütçe açıklarında ve kamu borç stoklarında kolay kolay kapatılamayacak artışlara yol açıyor.

ABD ve AB hükümetleri tarafından yapılan bu uygulamaların, her an daha da derinleşen ekonomik krizi düzeltmesi mümkün değildir. Uygulanan bu serum ekonomisi, belli bir süre krizi idare edebilir ama serumun tedavide yetersiz kaldığı an finans piyasalarındaki sanal toparlanmanın ve ekonomik durumdaki yapay ferahlamanın da balon gibi söneceği görülecektir.

Sadece finansal piyasalara bakarak krizin boyutlarını ölçmek olası değildir. Gerçek krizi anlamak için işsizlik ve banka kredilerinin kimlere yarar sağladığına ve kimlere yıkım getirdiğine bakmak gerekir. İşsizliğin kök saldığı ve bu işsizliğin küresel ekonomik krizle oransal olarak ilgisinin az olduğu ülkemizde ekonomik politikaların doğru olduğundan bahsedilemez.

Dünya krizi devam etmektedir ve ne yazık ki tahmin edilemeyecek bir süre devam edecektir. Bunun sebebi ise doların hala geçer akçe olmasından kaynaklanmaktadır. Bazı Asya ülkelerinde görülen yüksek büyüme rakamları, sanal parasal genişlemenin sonucu olup, geçicidir. Çin’in üretim ve yatırım politikalarını yakından incelersek, şu andaki ekonomik politikaya mecbur edilmiş olan ve bu duruma elleri mahkûm olduğu için, tahsilât babında tedbirsiz davranan Çinli yatırımcıların yakın gelecekte ABD yüzünden parasal olarak çok ağır bir bedel ödeyecekleri ortadadır.

Ekonomisi kalıcı bir çöküş devresine giren ve ekonomik olarak gerileyen ABD’nin, sömürüye dayalı ekonomik düzenini korumak için, bel altı vuruşlarla dünyaya hâkim olma çabası, hem Amerika’ya bağımlı ülkeler ve aynı zamanda da, hem Amerika’ya bağımlı hem de Amerika’nın kendine hedef saydığı Türkiye için politik ve ekonomik açıdan hayırlı olmayacaktır.

ABD ekonomik dengelerini, yapay yolla bile olsa korumak istiyor. Bu kriz ortamında hala cari fazla vermeye devam eden Çin, Rusya, Japonya v.s. gibi üreten ülkelere, Amerikan devlet tahvillerini ödeme yerine geçecek bir şekilde satmaya devam ediyor.

Bu durum Amerikan ekonomisinin yerlerde süründüğünün açık bir ifadesidir. Çin hükümeti elbette enayi değil. Çin ekonomisi için bir pazar olarak Amerika çok önemli. Çin Amerika’ya yaptığı ihracatından kazandığı parayla, mecburen de olsa Amerikan devlet tahvili alarak ABD’nin bütçe ve cari açığını kapıyor olması bir yana, kriz ortamında Çin’in kalkınması için mecburiyet doğuruyor. Bu gelişmeler gösteriyor ki, dünyadaki ekonomik sömürünün paylaşım kuralları, ABD her ne kadar dolar basmaya devam etse bile, bir süre sonra Rusya ve Çin tarafından konulacaktır.

Daha düne kadar, Baltık ülkeleri, Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya girmesi için Rusya’yı karşısına alan Amerika, Rus parası uğruna bu emelinden vazgeçti. Bunun yerine, Karadeniz de bir varoluş sergileyebilmesi için, bir elini Ermenistan’ın, bir elini de Türkiye’nin içine soktu.

Amerika, şu anda Rusya’nın arka bahçesinden uzak durmaya çalışıyor ama Ortadoğu’ya da kalıcı bir şekilde yerleşme hazırlığında. ABD’nin bu isteğini geçersiz kılabilecek iki bölge ülkesi, Türkiye ve İran var. İran Amerika’nın hedef tahtasına yerleştirilmiş durumda. Her ne kadar Türkiye’ye müttefik rolü verilmiş olsa da aslında hedefin tam 12 sinde Türkiye var.

Amerika’nın İran için düşündüğü şey, İslâmi rejimi bir şekilde değiştirip İran petrollerini ele geçirmek. Ama İran’a saldıracak gücü kendinde bulamıyor. Amerika’nın şu an en büyük hayali, Türkiye’yi İran’la kapıştırmak.

Ülkemizde 1950 ler de başlayan Amerikan güdümü ve bugünlerde de bu güdümün tavan yapmasına rağmen, Türkiye’de, Atatürkçü ruh taşıyan, emperyalizme karşı çıkacak çok sayıda vatanını seven insan var. Amerika, İran’a, Türkiye ve Afganistan’ı kullanarak gözdağı vermek isterken bir yandan da Türkiye’yi ılımlı İslam, yeni Osmanlı, demokratik açılım, Türkiye bölgenin gülü, bölgenin gücü, patrik ekümenik olsa ne zararı olur gibi hikâyelerle gaza getirmeye çalışıyor.

ABD’nin Türkiye’ye dayattığı bu hikâyelerde, millî, üniter ve laik Türkiye Cumhuriyetinin yerine, Türkiye’de etnik ve dinsel bir federasyon kurulması ve hilafetin canlandırılması yazmaktadır.

Türkiye’deki Amerikan etkisi ne yazık ki tepe noktasındadır. Ama ekonomik kriz arttıkça, Amerika askerî ve politik olarak güç yitirecektir. Tahminim o ki Amerika, kimsenin tahmin edemeyeceği bir hızla bitecektir. 29.01.2010 Memleket Haber