Bilmiyorum bu olay yalnızca bendemi yoksa her insanda var mı? Olay şu, ben işimi normal akışında, o işe yoğunlaşmış olarak yaparken ve inanın benim işim başka türlü yapılmıyor. Her etabın olmazsa olmazı, düşünerek yani beynime mesai yaptırarak yapıyorum. Fakat olay olarak bahsettiğim durum, beynimin bir yerleri yaptığım işle veya o anla bağlantısı olmayan şeyler düşünüyor, kurguluyor. Geçen gün teknik bir sorunla ilgili bir evrakı incelerken bir de baktım ki aklıma 1984 yılında yaşadığım bir hatıra geldi. Sizle paylaşmaya karar verdim.
O yıllarda bir turizm acentesinde muhasebe müdürü olarak çalışıyorum. Muhasebeden başka verilecek teklifler için fiyatlama ve birazda tur operatörlüğüne soyunmuşum. Derken, yaşlı Fransızlardan oluşmuş 40 kişilik bir turu Efes, Kapadokya, Meryem ana, Antalya, İzmir v.s. büyük tura yolcu ettik. Turun bilmem kaçıncı gününde teleks tıkırdamaya başladı. Rehber, tura katılan 75 yaşlarında bir bayanın otobüsten inerken ayağını kırdığını ama merak etmememizi hastaneye götürdüğünü söyledi. Bizde cevaben, iyi başka bir olumsuz durum yok değil mi sorusunu sorduktan ve yok cevabını aldıktan sonra işimizin başına döndük. Aradan bir saate yakın bir zaman geçti ve kahvemizi i içerken arkadaşlarla aramızda şöyle bir konuşma geçti. " Len ne şans be durup dururken kadın ayağını kırdı ne işin var bu yaşta otur evinde " derken " ya ne yapalım karşı acenteye bildirelim bari "
Oturduk teleksin başına, mösyö, Şu guruptan madam filan, İzmir’de HAFİF bir kaza geçirdi ama sakın merak etmeyin Önemli bir şey değil SADECE AYAĞINI KIRDI. Şu anda hastanede yatıyor. Grup normal turunu yapıyor. Bilgilerinize. Deldik sarı bandı, taktık tıkır tıkır gönderdik. Saat te 17.00 ye gelmiş, İşimizi yapmış olmanın haklı gururu ile kahvemizi bitirdik. Acenteden çıkmak üzere iken teleks tıkırdamaya başladı. Adam nasıl yazıyorsa bir telaş bir telaş kısaca, arayan Fransız sosyal sigortası, zannedersin Fransa ayağa kalkmış. Efendim, olay nasıl olmuş, nerede olmuş, hangi hastanede, hastanenin hangi bölümünde, doktorunun, hemşiresinin adları ne, hastanenin açık adresi ve hemen cevap bekliyor. Bizim paydos güme gitti tabi. Bu arada zar, zor rehberi bulduk. Bize sorulan soruları ona iletip üç saat sonra cevabı Fransız sosyal sigortasına ilettik. İnanın ertesi gün saat sabahın onun da Fransa'dan iki doktor ve bir hemşire gelmiş İzmir’e. Hava alanında konsolosluk görevlisi. Pasaport filan yok adamlarda. Hasta bayanı büyük bir ihtimamla koymuş uçağa bindirip Fransa'ya götürüp hastaneye yatırmışlar. Bize de teleks çekip hem teşekkür ediyorlar hem hasta bayanın sağlığı hakkında bilgi veriyorlar, ilaveten bu olayla ilgili yapmış olduğumuz masrafları bir liste haline getirip ekteki vermiş oldukları adreste bulunan temsilcilerinden almamızı rica ediyorlar. Daha sonra hasta hakkında yine bilgi vereceklerini bildiriyorlar.
Hepimiz resmen şoka girdik. İnsan hayatına verilen değeri düşündük eh birazda kıskandık tabi. Bu günkü Fransa böylemi bilemiyorum ama o zamanki bir Fransız'a olayı anlattığımız zaman adam bize "Devletin bireyler ve toplumun yaşaması için var olduğunu " anlatmaya filan kalktı.
YOK, MERAK ETMEYİN! DİNLEMEDİK TABİ. BİZE NE İNSANIN YAŞAM HAKKI FİLAN KARIŞTIRMAYIN
KAFAMIZI. A TABİ ALDIK. YAPTIK BİR LİSTE ALDIK PARAMIZI.
Sağlık ve insanın yaşam hakkıyla kalın.
Necmi Özney 7.12.2006 Memleket haber
27 Nisan 2007 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder