Geçenler de bir amerikan filmi seyrettim. Bu filmde halkın bir kısmı yeraltında pislik, açlık ve sefalet içinde yaşıyor. Dışarıda eski püskü giysili, motosikletli, silahlı ve haydut kılıklı adamlar cirit atıyor. Ama başka bir yerlerde temiz giyimli sırtları pek, karınları tok, yönetici olsalar gerek diye düşündüğüm tipler. Filmdeki temiz giyimli adamların derdi saltanatlarını kaptırmamak. Haydut kılıklı olanlar ise karaborsa, soygun ne kötülük varsa yapıyorlar. Ortam çok kötü her yerden dumanlar tütüyor. Her sokakta variller içinde ateşler yanıyor. Sanki kıyamet kopmuş. Bu arada halkı sorarsanız yeraltında, kanalizasyon dehlizlerinde kedi kadar farelerle birlikte güneş yüzü görmeden yaşıyorlar. Tabii yeraltında da kaos hakim.
Dervişin fikri neyse, zikri de o olurmuş deyiminden yola çıkarsak ve Iraktaki savaşı da göz önüne alırsak, kendini nerdeyse yarı tanrı olarak gören ve dünyadaki her ota, sapa burnunu sokmaya çalışan ve burnunu soktuğu her yere demokrasi götürüyoruz diye kan, acı, sefalet ve savaş götüren Amerikalı yöneticilerin de fikir ve zikirlerini de apaçık görmüş oluruz.
Konumuz küresel ısınma ne alaka diye düşünmeyin. Çünkü ısınmanın sonunda yokluk, kıtlık ve bir şeylerin azalması gibi sonuçlar var. Şimdi bakalım dünyada neler azalmış veya azalmak üzere. İlk aklıma gelen petrol, yeraltı hep petrol olsa, çıkar çıkar bitiyor, rezervler azalıyor. Tanrı ile konuştuğunu söyleyen emperyal ve de pek medeni, uygarlık beşiği Amerika ne Yapıyor. Hiç ilgisi olmayan bir olayı bahane ederek saldırmaya ve soymayı düşündüğü bir devlete karşı savaş açıyor. Pardon, demokrasi götürüp halkı kurtarıyor. Yapabilse açık, açık petrol kuyularına el koyup aparacak ama olmuyor.
Irak' ta yaşayan halkın içinden hain bir grubu da desteklese de ve o gruptan destekte alsa da olmuyor. Iraklılar içinde ırak'ı seven vatanlarına bağlı insanlar razı olmuyor. Ama sonuçta 650000 Iraklı canından, sevdiklerinden ve yerlerinden oluyor. Amerikalılar ise demokrasi götürmenin ve bir devleti, bir despottan kurtarmanın, halkı dini ve etnik olarak bölmenin ve kaos yaratmanın hazzını yaşıyorlar.
Yani neymiş efendim,
Azalan bir enerji kaynağının yeni sahipleri olmak için masum halkı öldürmek, malına, canına ırzına Zarar vermek mubah. Dünya üzerinde yaklaşık 6 – 6,5 milyar insan yaşıyor. Açlıkla pençeleşen insanlar var. Resimlerini görmüşsünüzdür kemik üzeri deri. Hatta şimdi gözümün önüne geldi. Açlıktan ölmek üzere olan bir çocuğun birkaç metre ilerisinde bir akbaba, çocuğun ölmesini bekliyor sabırla. Bunlar abartılmış değil inanın. Bir de haber veya basında,savaşlara harcanan paranın yarısı yoksullar için harcansaymış Dünyada açlık diye bir şey kalmazmış diye haberler çıkmıyor mu . ?İşte o zaman tam bir kaos içine ben giriyorum. Ellerim gayri ihtiyari sıkılıyor. Bu katillerden biri önümdeymiş gibi üzerine atılıp parça, parça etmek İstiyorum. Saddam, nükleer silah hikâye. Maksat zorbalıkla el koymak ve hırsızlık. Şimdi düşünelim bakalım, küresel ısınma sonucu temel besin maddeleri azaldı veya bulunamıyor. Dünyanın kısıtlı bazı yerlerinde, oda ancak onları yetiştiren halka yetecek kadar. Alın, size yeni bir petrol hikâyesi. Yarı tanrı rolüne soyunmuş evanjelistler bu kısıtlı gıdaları onlara bırakır mı zan ediyorsunuz. Hemen oraya demokrasi götürüp insanları özgürleştirmek için ordular toplar ve sivil filan demeden özgürlük verirler. Bir Amerikalı şair ne demiş. İnsanlar ölünce özgürleşirler! Yani toplu kıyım toplu özgürlük. Dünyada 37 milyon kendini insanüstü gören ve yarısından çoğu Amerika'da yaşayan zengin takımı varmış. Bunu da bu gün duydum. Allah daha çok versin. Öbür dünyada da para lazım olabilir herhalde. Daha da zenginleşsinler gözümüz yok . Ben onlar kadar zengin olsaydım fakirlere yardım yapardım gibi düşünerek Onlarında böyle olduğunu zan ediyorum. Allah’tan bu tiplere biraz insanlık ve vicdan niyaz ediyorum. Ya birde yiyeceklerde tükenirse küresel ısınma sonucu. Bakın birden ürperdim. Kendimi Florida'da bir Amerikalı ailenin pazar pikniğinde, villalarının barbeküsün de ızgara yapılıyorken görür gibi oldum.
Necmi Özney
17.12.2006 Memleket haber
28 Nisan 2007 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder