4 Mayıs 2008 Pazar

AMERİKAN BİRLİĞİ, DÜNYA BARIŞI VE KEMALİZM

Amerikan birliğinin özü ve en önemli özelliğinde, kişisel çıkarları korumak uğruna toplumsal uzlaşma sağlanması yatar. Amerika Birleşik Devletlerinin kurulması ise bu kişisel çıkar ve menfaatlerin korunmasından kaynaklanan toplumsal uzlaşmanın sonucudur. Amerikan tarihini tarafsız bir bakışla irdelemeye başladığınız zaman göreceğiniz ilk şey bireysel çıkarlardır. Tarih içindeki tutumları, toprakları elde etme yöntemleri ve yapılan kıyımların tarzı bizlere yabancıdır.

İnsanlar veya devletlerarası ilişkiler kurulurken dikkat edilmesi gereken ilk şey, taraflar arasında mümkün olduğu kadar davranış benzerliği ve kurulan ilişkilerde eşitliğin olup olmadığıdır. Tarihte ve halen, ABD ve Türkiye, davranış farkları bakımından yan yana konulabilecek, müttefik olabilecek ve hatta dost olabilecek iki ülke değildir. Bunun sonucunda ise Amerika ile kurulan ilişkilerde Türkiye hep veren ülke olmuştur.

Bizim anladığımız devlet ve millet anlayışı şeklinde bir devlet ve millet anlayışını Amerikalılarda bulamayız. Çünkü bizim anlayabileceğimiz nitelikte bir Amerikan devleti veya milleti yoktur. Hiç bir zaman olmamıştır ve olmayacaktır da. Kuruluşundan beri yapay bir millet yaratma çabasındadırlar ve akıbeti ne olacağı ise henüz belli değildir. ABD federasyon yapısı içinde bir birliktir. Bizim anladığımız devlet, milli birlik gibi ulvi kavramlar geçmişlerinde yoktur. Büyük bir orandaki çoğunluk Amerikalı için bu kavramlar kapsama alanı dışındadır.

Bizim anladığımız anlamda bir devlet ve millet olabilmek için, o toplumun tarihsel akış içinde, binlerce yıl ortak mücadele vermesi, kılıçlarının demirine kanla su vererek çelikleşmesi ve dünyanın dört bir yanında medeniyet ve insani değerlerinin izlerini bırakması şarttır.

Topraklarının büyük bir bölümü para ile satın alınarak veya yerli halka soykırım yapılarak sahip olunmuş topraklarda meydana gelen topluluğa devlet denilemez. İşte Hiroşima, Vietnam, Afganistan ve Irak buralarda yapılanları insaniyetle bağdaştırabilir misiniz?

Amerikan milleti olarak adlandırabileceğimiz bir bütünlük hiçbir zaman olmamıştır. Emperyalist irade etrafında bir araya gelerek kendileri için daha iyi bir sömürü düzeni tesis etmek isteyen bir topluluk vardır. İşte bu topluluğun ihtiyacı olan uzlaşı ABD’yi kurdurmuştur. Bugün ne yazık ki dünya, psikolojik Amerikan propagandasına kanarak, özgürlükler ülkesi safsatasına inanarak Amerikalıları hak etmedikleri şekilde onurlandırmaktadır. Bu haksız onurlandırma ise bunları şımartmakta, kendilerinin insanüstü yaratıklar olduklarına inanmalarına ve her kötülüğü mubah olarak görmelerine yol açmaktadır. Hele birde işin içine evangelist inanış girince nerede ise kendilerini insan kılığındaki tanrılar olarak görmeye başlarlar.

ABD, milli devleti, birbirleri ile iyi komşuluk ilişkileri kuran devletleri kesinlikle istemez çünkü Amerikalılar milli duyguları kavrayamazlar ve böyle insani davranış biçimleri onlar için terstir ve kavramalarına ise, imkân ve ihtimal yoktur. Üstüne üstlük milli devletlerin varlığı onların bir araya geliş nedenleri için büyük tehlikedir. Yok edilmesi veya parçalanmaları gerekir.

Avrupa ise, hem bu tehlikenin farkına varmakta, hem de Amerikalıların yapmakta olduğu bu düzeni kendileri için kurmaya çalışmaktadırlar. Rusya bile dağıldıktan itibaren böyle bir sömürü düzeni kurmak için fırsat ve zemin kollamaktadır.

Büyük Atatürk’ün ilke ve devrimlerini yeni bir dünya düzeni için kullanmaya kalksak, ortaya çıkacak olan mutlu ve özgür bir dünya düzeni olacaktır. İşte böyle bir düşüncenin bırakın seslendirilmesini, kafaların içinde şekillenmesini bile bu yüzden istemezler. Dünyanın her an bir kargaşa içinde olması emperyalizmin istediği şeydir.

Türkiye’de, emperyalizmin ve genel işbirlikçilerinin, Atatürk karşıtlığının ana sebeplerinden biriside budur. Selçukludan bu yana sahip olduğumuz ve çeşitli politik oyunlarla elimizden alınmış topraklar üzerinde hala kan, gözyaşı ve kıyımlar sürmektedir. Bunun sebebi ise bu coğrafyalardan silinmeye çalışılan Türk izleridir. Çünkü Türk’ün yalnızca nefesi bile Ortadoğu’yu barış içinde tutmaya yeter.

İşbirlikçilere hatırlatmak isterim ki, dünya yüzünde Amerikalılara uşak olmuş her kişinin sonu Amerikalıların elinden olmuştur. Bırakın diğerlerini bir yana, Saddam’ın başına gelenler onlar için en büyük ders olmalıdır. Akan her kanda, her gözyaşında bu işbirlikçilerin büyük vebali vardır. Ne yazık ki, bakarlar göremezler, duyarlar işitemezler ve beyinleri vardır ama düşünemezler.

Ülkemizin etrafı kan ve barut kokusu ile sarılıdır. İşte bu yüzden her an ve her saniye barış ve kendi güvenliğimiz için tetikte olmalıyız. Yurdumuz, Atatürk ve O’nun devrimleri milletimizin namusudur, hiçbir ödün vermeden onları şerefle korumalı ve üzerine titremeliyiz.

Necmi ÖZNEY

Hiç yorum yok: