Milli Eğitim, ülkemizde senelerden beri tartışılan ve artık düzeltilmesi gereken en temel konulardan birisidir. Eğitim sistemimizin yeniden ve çok detaylı bir şekilde gündeme gelmesi ve aslına dönmesi sağlanmalıdır.
Bir millet için hayati önem taşıyan Milli Eğitim, politikacıların dar görüşlü ve maksatlı kavgalarının uzağında ele alınıp olumsuzlukları incelenmelidir.
Eğitime hâkim olan kişiler değiştiğinde zihniyetlerde değişmekte, değişen olaylar eğitim sistemimizde bir sonrasını da etkileyecek kalıcı travmalara sebep olmaktadır.
Genel bir değerlendirme yapacak olursak, gördüğümüz sonuç, ülkemizdeki eğitim anlayışının, aslında genel bir anlayışsızlık olduğudur. Kısaca, eğitimden hiçbir şey anlamadığımız veya bilerek bozduğumuz artık ayan beyan ortadadır.
Eğitim politikasındaki en temel hata ise, ideoloji taşıyan bir particilik kafası ve felsefesizlikten kaynaklanmaktadır. Derin düşünememek, kıt bilgi, toplumumuzun hemen bütün kritik konularında olduğu gibi eğitimde de çok açık bir şekilde açığa çıkmaktadır.
Eğitimin, milli, teorik ve pratik amaçlarda yapılmaması, verilen emeklerin topluma, ekonomiye ve sanayileşmeye olumlu katkı sağlamasını önlemektedir.
Eğitimde ideolojik hâkimiyet kurmuş olan zihniyetlerin, beyinlerine bulaşmış olan kötü virüslerin ortaya çıkarılması ve işin içine parti politikaları karıştırmadan tedavi edilmesi gerekir. Bu da, adı Milli Eğitim olan eğitimin tedavisinin, ancak emperyalizme karşı ve tam bağımsız Türkiye inancına sahip kişiler tarafından yapılabilir.
Milli Eğitim sistemimizin, teoride ve pratikte bir dizi amaçları olmalıdır. Türkiye’de eğitim ile neyi amaçlıyoruz? Bizim Milli Eğitim sistemimiz aslında nedir? Biz eğitimli ve aydın bir toplum istiyor muyuz? İşte kendimize sormamız gereken sorular bunlardır.
Büyük Atatürk’ten sonra, Türkiye’de eğitim anlayışı ile ne hedeflendiği, eğitimde amaç olarak neyin istendiği açık ve seçik olarak belirli değildir.
Türkiye'de yaklaşık son otuz yıldan beri uygulanmakta olan eğitim, genel olarak Türk insanına, detaylı ve pratik düşünmeyi sağlayan bir yetenek kazandırmaya yönelik olmadığı gibi, teori yönünden ise, ezberci, işe yarar bilgi, beceri ve maharet sağlamayan ve insanımıza yetenek kazandırmayan bir duruma düşürülmüştür. Bu duruma getirilmiş bir eğitim sistemi ise sığ, yetersiz ve ulusal egemenliğimiz için bir tehlike oluşturmaya başlamış demektir.
Milli Eğitim, milli sıfatından ayrıştırılmış, inatlaşma ve ideolojik mücadele için malzeme haline getirilmiştir.
İnsanımızı mürekkep yalamış köleler haline getirmek istiyorsak eğitim sistemimiz doğrudur. Yok, eğer fikri hür, vicdanı hür, kalkınmaya şahlanmış bir Türkiye görmek istiyorsak, onun yolu da, sözde değil özde milli eğitimden geçer. O yol ise Atatürk yoludur.
Necmi ÖZNEY
Bir millet için hayati önem taşıyan Milli Eğitim, politikacıların dar görüşlü ve maksatlı kavgalarının uzağında ele alınıp olumsuzlukları incelenmelidir.
Eğitime hâkim olan kişiler değiştiğinde zihniyetlerde değişmekte, değişen olaylar eğitim sistemimizde bir sonrasını da etkileyecek kalıcı travmalara sebep olmaktadır.
Genel bir değerlendirme yapacak olursak, gördüğümüz sonuç, ülkemizdeki eğitim anlayışının, aslında genel bir anlayışsızlık olduğudur. Kısaca, eğitimden hiçbir şey anlamadığımız veya bilerek bozduğumuz artık ayan beyan ortadadır.
Eğitim politikasındaki en temel hata ise, ideoloji taşıyan bir particilik kafası ve felsefesizlikten kaynaklanmaktadır. Derin düşünememek, kıt bilgi, toplumumuzun hemen bütün kritik konularında olduğu gibi eğitimde de çok açık bir şekilde açığa çıkmaktadır.
Eğitimin, milli, teorik ve pratik amaçlarda yapılmaması, verilen emeklerin topluma, ekonomiye ve sanayileşmeye olumlu katkı sağlamasını önlemektedir.
Eğitimde ideolojik hâkimiyet kurmuş olan zihniyetlerin, beyinlerine bulaşmış olan kötü virüslerin ortaya çıkarılması ve işin içine parti politikaları karıştırmadan tedavi edilmesi gerekir. Bu da, adı Milli Eğitim olan eğitimin tedavisinin, ancak emperyalizme karşı ve tam bağımsız Türkiye inancına sahip kişiler tarafından yapılabilir.
Milli Eğitim sistemimizin, teoride ve pratikte bir dizi amaçları olmalıdır. Türkiye’de eğitim ile neyi amaçlıyoruz? Bizim Milli Eğitim sistemimiz aslında nedir? Biz eğitimli ve aydın bir toplum istiyor muyuz? İşte kendimize sormamız gereken sorular bunlardır.
Büyük Atatürk’ten sonra, Türkiye’de eğitim anlayışı ile ne hedeflendiği, eğitimde amaç olarak neyin istendiği açık ve seçik olarak belirli değildir.
Türkiye'de yaklaşık son otuz yıldan beri uygulanmakta olan eğitim, genel olarak Türk insanına, detaylı ve pratik düşünmeyi sağlayan bir yetenek kazandırmaya yönelik olmadığı gibi, teori yönünden ise, ezberci, işe yarar bilgi, beceri ve maharet sağlamayan ve insanımıza yetenek kazandırmayan bir duruma düşürülmüştür. Bu duruma getirilmiş bir eğitim sistemi ise sığ, yetersiz ve ulusal egemenliğimiz için bir tehlike oluşturmaya başlamış demektir.
Milli Eğitim, milli sıfatından ayrıştırılmış, inatlaşma ve ideolojik mücadele için malzeme haline getirilmiştir.
İnsanımızı mürekkep yalamış köleler haline getirmek istiyorsak eğitim sistemimiz doğrudur. Yok, eğer fikri hür, vicdanı hür, kalkınmaya şahlanmış bir Türkiye görmek istiyorsak, onun yolu da, sözde değil özde milli eğitimden geçer. O yol ise Atatürk yoludur.
Necmi ÖZNEY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder