28 Şubat 2008 Perşembe

ÖRT TÜRBANI ÜSTÜNE

Yaşadığımız şu zaman diliminde fakirlik, işsizlik ve türban milletimizin üzerine bir kader gibi örtülmüştür. Bir fikrimiz olsa da, olmasa da takım tutar gibi politika, artık yaşamımızın bir parçası olmuştur.

Doğruyu algılayamama, körü körüne taraf tutma, artık ne yazık ki milletimizin en büyük hatalarından biri olan ve olayları irdelemeden, liderlere gösterilen hoşgörünün sonucudur.

ABD ve AB, menfaat elde etmek için, özellikle İslam ülkelerine karşı sürekli bir savaş sürdürmektedir. Emperyalizmin hangi amaçlar için savaştığını hala anlayamayanlar vardır. Özellikle büyük petrol kaynaklarını kontrol altında tutabilmek için oluk oluk kan akarken, Batı'yı yöneten bu emperyalist kafalar sadece bu ülkelerin başına açlık ve yoksulluk olarak çökmekle kalmamış, yaşadığı toprakları ve kaynakları da onların elinden almaya çalışıyor.

40 yıldır süren ve ne zaman sona ereceği belli olmayan AB yalanı, Türkleri Avrupa'nın samimiyetine ve dürüstlüğüne inanmamaya mecbur bırakmıştır. Türkiye'nin AB'ye girme yolundaki isteği artık yok olmuştur.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne, uygulanan yalnızlığın kaldırılacağı sözünü verip, ondan sonra Türk tarafına Annan Planı'na evet demesini istemişlerdir. Türkiye'ye ve Türklüğe hakareti cezalandıran 301. maddenin kaldırılmasını istiyorlar, ama kendi anayasalarında benzeri maddeleri görmezden gelmektedirler. Gümrük Birliği anlaşmasını Türkiye'ye dayatıp, binlerce işadamını, esnafı, sanayiciyi kötü durumlara düşürmüşlerdir. İnsan hakları, demokrasi ve özerklik diyerek başımıza, yurdumuzda şimdiye kadar olmayan bir etnik sorunlar meselesi çıkarmışlardır. Ama insan hakları ve demokrasi, Avrupa’da ki Türklerin evleri, işyerleri yakılırken görmezden gelinmektedir. Türkiye'de milli devlet yapısını, üniter devlet kimliğini ve Cumhuriyet kurumlarının ve kazanımlarını yok etmek için, Atatürk'ü, Kemalizm'i ve Ordumuzu kötülemişlerdir. Türkiye'yi bölmek, Fener Patrikhanesi'ni ekümenik yapmak, sözde Ermeni Soykırım iddialarını tanımamızı istemişlerdir. Türkiye'nin, Cumhuriyet Devleti yerine İslam Devleti olması, ulusal dayanışmanın ve direncin kırılması, ekonominin Batı sermayesine peşkeş çekilmesi tuzağını kurmuşlardır.

İşte Avrupa'nın gerçek yüzü budur. Bu gerçeklere bakıp, Avrupa'nın ne olup ne olmadığına siz karar verin.

AB Türkiye'ye her isteğine uymaktan başka çaresi olmayan sömürge ülkesi gibi davranmaktadır. Buna rağmen Türkiye, hala en yetkili ağızdan Batı’nın iyi şeylerini almaya çalışıyor işte bunu anlayamıyorum.

Türk Milletinin büyük çoğunluğu artık Avrupa Birliği'ni istemiyor. Artık ülkeyi idare edenlerin, ülkenin gerçek gündemini türbanla, başörtüsü ile kapamaktan vazgeçip, bir an evvel gerçek gündemlerle yüz yüze gelmesi ve yeni bir yola koyulması gerekiyor.

Türkiye artık, iradesine, egemenliğine, geleceğine ABD veya AB’nin değil, kendi sahip çıkmak istiyor.

Necmi ÖZNEY

Hiç yorum yok: