11 Temmuz 2007 Çarşamba

Psikolojik savaş taktiği ve sivil toplum kuruluşları

AB ve ABD'nin Ortadoğu'da ve Dünya'da yaptıkları manevralar ve propaganda ayrıntılarını incelediğimiz zaman, bu hareket ve davranışlarından yaptığımız analizlerde, Türkiye'yi özel bir statüde tuttuklarını görüyoruz.

Gelişmelere göre, AB ve ABD'nin Ortadoğu'daki hedefleri ve öncelikleri her an yeniden saptanıyor. AB ve ABD, Ortadoğu'daki politikalarını Türkiye'nin varlığı hesabı üzerine kurmuş. Bu cümlem yanlış anlaşılmasın ve zannedilmesin ki, AB ve ABD Türkiye ile kendini dost ve müttefik görüyor. Ana amaç, Türkiye'nin bölge ülkelerinden biri veya birkaçı ile Amerikan ve Avrupa birliği çıkarlarına ters düşecek bir ittifaka girmesini önlemek. Her türlü entrikayı çevirerek, Türkiye'nin yanlarında olmasını sağlamak. Şayet bunu başaramazlarsa, terör ve AB üyeliği dâhil her şeyi kullanarak Türkiye'yi devamlı meşgul etmek. Çünkü Türkiye şu an onlar için işbirlikçiler sayesinde elleri ayakları bağlı uyuyan bir devdir.

Zamanında Türkiye'ye yapılan askeri yardımların ana hedefi; öncelikle Dünya'da, Amerikan çıkarlarına hizmet edecek bir askeri varlığın el altında ve hazır bulundurulması amacını gütmekteydi. NATO'ya girilmesi, Kore savaşları hep bu amacın sonuçlarıdır. 1950 lerden beri, Amerikan yardımları doğrudan doğruya Amerikan çıkarlarının gerçekleştirilmesi yönündeki psikolojik propaganda faaliyetleri için kullanıldı.

ABD'nin Dünya kamuoyunu yönlendirmek ve Türk kamuoyunda etki yaratmak için görsel medya ve gazetelerde, yazarların ve yazılanların denetimini ele geçirmek, AB'nin ve Amerika'nın emperyalist savaş operasyonlarını sürdürmesi açısından çok önemlidir. Yerel basındaki ABD yandaşlarının devamlı bir şekilde ABD çıkarlı olayları övmesi ve yayınların bölgedeki diğer ülkelere de ulaştırılması, bu amaçla yayın organlarının satın alınması hep bu hedef için yapılmaktadır.

Soğuk savaş dönemini hatırlarsak, bize aşılanmaya çalışılan, Sovyetler Birliğinin ve komünizmin Dünya'da ki tek emperyalist güç olduğu ve komünist dinsizliğin tüm dinlerin ortak düşmanı olduğu fikrini işleyerek Ortadoğu ülkeleri ve Türkiye'de ki milli fikirleri ve milli güçleri bertaraf ederek ümmet kavramını yaymaya çalışmakta olduğunu görürüz.

O zamanlarda ve hatta şimdi bile, ABD kendini özgür Dünya'nın lideri konumunda göstermeye çalışıyor ve destek arıyor. Emperyalist emellerine, propaganda yoluyla ve işbirlikçileri marifeti ile Türkiye'yi kendi cephesine ideolojik olarak bağlamaya ve toplumda ABD ve AB yanlısı görüşlerin yaygınlaştırılması hedefini güden Amerikan psikolojik savaşının bu amaçla yeniden yarattığı düşman ise, tüm Dünya için hala bir Rus tehdidi olduğudur.

ABD'nin Soğuk Savaş sırasında Ortadoğu'da uyguladığı propaganda taktikleri, hem geçmişe hem de bugüne ışık tutması bakımından oldukça önemli. Bir sene kadar önce ABD basınında konu olan ve ABD Savunma Bakanı D. Rumsfeld'in de kabul etmek zorunda kaldığı Irak merkezli palavra nükleer silah propaganda skandalı. Yani ABD bu pis ve kalleşçe taktiklerden bir türlü vazgeçmiyor. ABD'nin Irak işgalinden sonra kendi şirketleri aracılığıyla Irak'taki bazı basın yayın organlarında direnişçileri hedef alan ve işgali öven yazılar yayınlattığı, köşe yazarlarını parayla satın aldığı geçtiğimiz günlerde su götürmez bir şekilde kanıtlandı. Bugün ABD'nin Ortadoğu'daki imajı 1950'lere göre daha da kötü. Bu nedenle ABD, basın yayın organlarında ABD çıkarlarına hizmet eden bilgi çarpıtma faaliyetlerini bizzat yürütmek yerine, söz konusu ülkelerde faaliyet gösteren danışmanlık şirketleri ve STK'lar aracılığıyla hareket etmeyi ve kendini gizlemeyi tercih ediyor. Bu nedenle, bazı satılmış Sivil Toplum Kuruluşlarını iyi irdelemek zorundayız. Ve 5.kol faaliyetlerini biraz olsun önleyebilmek için buna mecburuz.

Kısaca AB ve ABD Dünyası;

Yalan, hırsızlık, sömürü ve vahşet üzerine kurulmuş, samimiyetsiz ve insani değerleri olmayan bir Dünya'dır. Bırakın geçmişte anlayamamış olduğumuzu, şu son beş senede anlayamadık ise yazıklar olsun bizlere.

Hiç yorum yok: