Amerika, demokrasi ve barış istermiş görünüşü altında, bölge ve Dünya barışı adını kullanarak Ortadoğu’da kendi çıkarları doğrultusunda her an, dünya barışını tehlikeye atacak teşebbüslerde bulunmaktadır. Annapolis konferansı da bu planların bir parçası olarak yapılmıştır.
Ortadoğu barış konferansının perde arkasında ise, Bush ve avanesinin ABD’nin Dünya’da ve Ortadoğu'daki ortaya çıkmaya başlayan tiksindirici imajını düzeltmeye çalışmak için olduğu açıkça görülüyor.
Amerika'nın Afganistan ve Irak'ı işgal etmesi, katliam ve yıkımlar yapması, ırkçı İsrail’in işlediği cinayetleri, Filistin'i işgal etmesini, Lübnan'a saldırma girişimlerini koşulsuz olarak desteklemesi, Amerikalı yöneticilerin ve onların yönlendirdiği medya gruplarının İslam düşmanlığı, sağduyulu hiçbir insanın kayıtsız kalamayacağı insanlığa, medeniyete ve barışa karşı yapılmış düşmanca hareketlerdir.
Bu yüzden hepside birer şer kaynağı haline gelmiş Beyaz Saray yöneticileri, Ortadoğu barış konferansını düzenlemeye ve kendilerini barışsever olarak göstermeye, İslam ve Arap dünyasında kaybolan hâkimiyet ve itibarlarını yeniden kazanmaya çalışıyorlar. Her ne kadar işbirlikçi ve Amerikan yanlısı ülkelerin yöneticileri her zaman kendi şahsi çıkarları gereği ABD’nin yanında olsalar da bu ülkelerde yaşayan ve ABD emperyalizminden bıkmış olan halklardan ortaya çıkacak potansiyel öfkeden çekiniyorlar.
Amerika'nın ana hedefi Filistin sorununu çözmek veya barışı getirmek değil, Irak'a yaptığı saldırı ve işgalden dolayı içine düştüğü kötü durumdan kurtulmak ve bunu yaparken de kendisinin barış isteyen bir devlet olarak yutturmayı sağlamaktır. Dünya milletleri arasında, ABD’nin Filistinlilerle İsrail arasında barış istediklerine samimi olarak inanan kaç kişi çıkar acaba? Hatta ve hatta Dünya genelinde barış çalışmaları yaptığına kimler inanır?
Amerika'nın sözüm ona bu barış konferansını düzenlemesinin bir başka nedeni ise Filistin halkına karşı İsrail ordusunun Filistin’i sindirme girişimlerini Dünya kamuoyunun gözlerinden gizlemek ve örtbas etmektir. İsrail’in Lübnan'a karşı açtığı ve yaklaşık bir ay süren savaşta, Lübnan’dan gördüğü direniş karşısında ağır askeri ve ekonomik bir yenilgiye uğraması ile kaybettiği prestiji tekrar sağlamak içindir. Bu fiyaskonun üzerinden bir seneyi aşkın bir zaman geçtiği halde İsrail bu hezimetten dolayı hala belini doğrultabilmiş değildir. ABD sözde Ortadoğu barış konferansını düzenleyerek İsrail'in Lübnan karşısındaki aczini unutturma ve İsrail lehine yeni şartlar oluşturmaya çalışmaktadır.
Amerika'nın yapmak istediği Ortadoğu barış konferansı birçok çelişki ve tutarsızlıklar içinde yapıldığı kesindir. Bush'un ve çevresinin İsrail yanlısı bir politika izlemelerinden dolayı Amerika tarafsız ve adil bir arabulucu olabilir mi?
Sözde Ortadoğu barış konferansından sonra Amerika, İsrail'in yanında yer alıp, Filistin halkını ezdirecektir. Amerika'nın bu tek yanlı ve İsrail taraftarlığından dolayı, Rusya, AB ve BM’nin tarafsızlığı da ayrıca etkisiz hale gelecektir. İsrail göç eden Filistinlilerin Filistin'e geri dönmelerini engellemekte ve buna karşılık diğer ülkelerdeki Yahudileri işgal edilen Filistin'e göç ettirerek, Filistinlilerin topraklarına yerleştirme girişimlerini halen sürdürmektedir. Sözde Ortadoğu konferansı, Filistin halkının temel hak ve özgürlüklerini, bağımsızlığını korumayacak. Yalnızca İsrail'in yayılmacı ve işgalci politikalarını sağlamlaştıracak, garanti altına alacaktır. Bu ikiyüzlü davranışlar karşısında 2008 yılında da Dünya barışı ve insanlık için iyi şeyler olacağını beklemek safdillik olur düşüncesindeyim.
Necmi ÖZNEY
Ortadoğu barış konferansının perde arkasında ise, Bush ve avanesinin ABD’nin Dünya’da ve Ortadoğu'daki ortaya çıkmaya başlayan tiksindirici imajını düzeltmeye çalışmak için olduğu açıkça görülüyor.
Amerika'nın Afganistan ve Irak'ı işgal etmesi, katliam ve yıkımlar yapması, ırkçı İsrail’in işlediği cinayetleri, Filistin'i işgal etmesini, Lübnan'a saldırma girişimlerini koşulsuz olarak desteklemesi, Amerikalı yöneticilerin ve onların yönlendirdiği medya gruplarının İslam düşmanlığı, sağduyulu hiçbir insanın kayıtsız kalamayacağı insanlığa, medeniyete ve barışa karşı yapılmış düşmanca hareketlerdir.
Bu yüzden hepside birer şer kaynağı haline gelmiş Beyaz Saray yöneticileri, Ortadoğu barış konferansını düzenlemeye ve kendilerini barışsever olarak göstermeye, İslam ve Arap dünyasında kaybolan hâkimiyet ve itibarlarını yeniden kazanmaya çalışıyorlar. Her ne kadar işbirlikçi ve Amerikan yanlısı ülkelerin yöneticileri her zaman kendi şahsi çıkarları gereği ABD’nin yanında olsalar da bu ülkelerde yaşayan ve ABD emperyalizminden bıkmış olan halklardan ortaya çıkacak potansiyel öfkeden çekiniyorlar.
Amerika'nın ana hedefi Filistin sorununu çözmek veya barışı getirmek değil, Irak'a yaptığı saldırı ve işgalden dolayı içine düştüğü kötü durumdan kurtulmak ve bunu yaparken de kendisinin barış isteyen bir devlet olarak yutturmayı sağlamaktır. Dünya milletleri arasında, ABD’nin Filistinlilerle İsrail arasında barış istediklerine samimi olarak inanan kaç kişi çıkar acaba? Hatta ve hatta Dünya genelinde barış çalışmaları yaptığına kimler inanır?
Amerika'nın sözüm ona bu barış konferansını düzenlemesinin bir başka nedeni ise Filistin halkına karşı İsrail ordusunun Filistin’i sindirme girişimlerini Dünya kamuoyunun gözlerinden gizlemek ve örtbas etmektir. İsrail’in Lübnan'a karşı açtığı ve yaklaşık bir ay süren savaşta, Lübnan’dan gördüğü direniş karşısında ağır askeri ve ekonomik bir yenilgiye uğraması ile kaybettiği prestiji tekrar sağlamak içindir. Bu fiyaskonun üzerinden bir seneyi aşkın bir zaman geçtiği halde İsrail bu hezimetten dolayı hala belini doğrultabilmiş değildir. ABD sözde Ortadoğu barış konferansını düzenleyerek İsrail'in Lübnan karşısındaki aczini unutturma ve İsrail lehine yeni şartlar oluşturmaya çalışmaktadır.
Amerika'nın yapmak istediği Ortadoğu barış konferansı birçok çelişki ve tutarsızlıklar içinde yapıldığı kesindir. Bush'un ve çevresinin İsrail yanlısı bir politika izlemelerinden dolayı Amerika tarafsız ve adil bir arabulucu olabilir mi?
Sözde Ortadoğu barış konferansından sonra Amerika, İsrail'in yanında yer alıp, Filistin halkını ezdirecektir. Amerika'nın bu tek yanlı ve İsrail taraftarlığından dolayı, Rusya, AB ve BM’nin tarafsızlığı da ayrıca etkisiz hale gelecektir. İsrail göç eden Filistinlilerin Filistin'e geri dönmelerini engellemekte ve buna karşılık diğer ülkelerdeki Yahudileri işgal edilen Filistin'e göç ettirerek, Filistinlilerin topraklarına yerleştirme girişimlerini halen sürdürmektedir. Sözde Ortadoğu konferansı, Filistin halkının temel hak ve özgürlüklerini, bağımsızlığını korumayacak. Yalnızca İsrail'in yayılmacı ve işgalci politikalarını sağlamlaştıracak, garanti altına alacaktır. Bu ikiyüzlü davranışlar karşısında 2008 yılında da Dünya barışı ve insanlık için iyi şeyler olacağını beklemek safdillik olur düşüncesindeyim.
Necmi ÖZNEY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder