16 Aralık 2007 Pazar

1938 DEN SONRA TÜRKİYE GELECEĞİNE BAKMAYI UNUTTU MU?

Türkiye’nin ve Türk halkının geleceğini garanti altına almak için, AB’nin planlarını ve bu planların zaman içindeki kat ettiği yolu ve bu planların zaman ve zemine göre değişkenliğini çok iyi anlamak lazımdır. Üst AB tarafından, birlik içindeki devletlerin yöneticilerine yalnızca Türkiye ve Türkiye’nin üyeliği hakkında verilmiş roller vardır. Bu yöneticiler, genel olarak AB üst yönetimi tarafından sahneye konmuş fakat politika gereği dışa vurulamayan, AB’nin ikircikli ve sinsi siyasal davranışının söylemi değilmiş de, kendi bireysel fikirleri imiş gibi fakat merkez çıkışlı olan olayları dillendirirler. Şimdi bakalım, Avrupa birliği Türkiye ile niçin bu kadar yakından ilgileniyor. Eşek ve havuç politikası ile planladıkları gerçek amaçları acaba nedir?

Batı Türkiye’nin, vatanını seven ve ülkesinin çıkarlarını düşünen yöneticiler elinde yönetildiği zaman neler yapabileceğini biliyor ve tahmin ediyor. Ortaya çıkabilecek bu olumlu potansiyel ve barışçı bir Türkiye isminden rahatsızlık duyuyorlar. Türkiye’de emperyalizme karşı duruşun manevi lideri Atatürk ruhunun aktif olarak tekrar ortaya çıkmaya başlamasından huzursuz oluyorlar. Onun içindir ki eve giren hırsız misali “ -yakala getir oğlum. – gelmiyor baba. – bırak gitsin oğlum. –gitmiyor baba.” davranışı içindeler.

Türkiye için kafalarında, geri bırakılmış, uyuşuk, hiçbir olumsuzluğa tepki vermeyen ve genel olarak maddi ve manevi olarak fakirleştirilmiş bir halk görüntüsü var. Bu profile uygun bir Türkiye oluşturmak için kimlerle nasıl bir ilişkiler ve entrikalar yumağı içindeler varın siz görmeye çalışın. Davranışlarından ve bu davranışlardan zaman içinde çıkan sonuçlardan çıkanlara baktığımızda, AB’nin istediği Türkiye ile Türkiye’de yaratmış oldukları ve halen devam ede gelen ve yaratılmaya çalışılan Türkiye ise hala istedikleri gibi olmuyor. Öyle ki, artık konsolosları sömürge valisi gibi yurt içi gezilere çıkıyorlar.

Avrupa’da Türkiye ve Türkiye’de AB imajının birbirinden 180 derece farklı olduğu artık görülmelidir. Bu fark düşmanlık anlamına gelmez. Ama Batının, Türkiye’de rejimi değiştirmek ve ülkemizin hiç değilse bir kısmını, Türk ve Türkiye düşmanı olarak gördüğü bazı kesimlerin idaresine verme çabalarını hala görememek ve hala AB goygoyculuğu yapmak hainlikle eş değer değil midir?

Türkiye için Ege, Akdeniz ve Karadeniz’in önemini anlamamız ve şimdiden stratejik tedbirlerimizi almamız ve bu tedbirleri kalın kırmızıçizgilerle korumamız gerekir. Ege malum, yarısının tapusu Yunanistan sebebi ile zaten AB’nin ellerinde. Akdeniz derseniz, onu da Sarkozy tekeline almaya çalışıyor. Karadeniz’e şimdilik pek ilgi göstermiyormuş gibi görünen bazı Avrupa ülkelerinin Karadeniz konusunda aslında bazı şer planları olduğu da kesindir. Rusya’nın Akdeniz’e olan ilgisi ise, zamanı geldiğinde Karadeniz’de daha çok söz sahibi olma ve dolayısı ile Karadeniz’de kendi çıkarlarını Akdeniz’den savunma amacı düşüncesi sonucu olduğu da görülebilmelidir. Bütün bunlara karşı ülkemizin maksimum çıkarları göz önüne alınarak devletlerarası ilişkiler tarafımızdan yeniden düzeltilmelidir.

Türkiye, hem Doğu Akdeniz’i, hem de Karadeniz’i kontrol eden stratejik mevkii ile çok önemli bir ülkedir. Dünya’yı kaos içine sürüklemeye çalışan ülkelere karşı Türkiye, ileride her üç denizde de, aynı zaman içinde deniz savunması yapmak zorunda kalabilir. En kısa zamanda bunu yapabilecek askeri imkân ve yeteneğe kavuşmalıdır. İşte bu yüzden genel politik olayların Karadeniz’e yansıması durumunda, sadece ekonomik ve sosyal açıdan değil, politik ve askeri açılardan da çalışmalar şimdiden başlamalı ve en ufak bir veri dahi atlanmadan sağlıklı olarak değerlendirilmelidir.

Türk halkı barış zamanı barışı ve harp zamanı da harbin nasıl yapılacağını Büyük Önderi Atatürk’ten gayet bilinçli bir şekilde öğrenmiştir. Bundan kimsenin hiç bir kuşkusu olmasın.

Türkiye’de ve tüm Dünya’da 5.kol ve misyonerler cirit atıp kendi fikirlerini ve dinlerini yaymaya çalışırlarken biz niçin Atatürk’ün ilkelerini ve Dünya görüşünü yayarak, anlatarak Dünya barışına katkıda bulunmayalım. Bu size de iyi bir fikir gibi gelmiyor mu? Yapmamız gereken en önemli şeylerden birisi ve en önemlisi işte budur. Batılı liderlere adamlık ihraç etmek.

Necmi ÖZNEY

Hiç yorum yok: