8 Kasım 2007 Perşembe

2.DÜNYA SAVAŞI’NIN GİZLENMİŞ SÜRECİNDEYİZ

Ortadoğu bölgesi, tarihin derinliklerinde bu yana tüm Dünya için önemli bir coğrafyadır. Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu’ya bir bakın, enerji bakımından dünya’nın hayat merkezleridir.

Bu bölge üçgeni içinde kalan topraklar, dünyaya hâkim olma veya üstünlük sağlama mücadelelerinde daima göz önünde bulundurulan bir bölgedir. Bu coğrafyada jeopolitik etkenleri de reddedemeyiz, ama konuyu sadece petrol, su, enerji kaynakları ve diğer yeraltı ve üstü maddî zenginliklerle izaha kalkışmak, gerçeğin tamamını göremememiz demektir.

Gerçeğin iyice kavranması için, bölgenin ekonomik ve dinsel bütün öğe ve etkenlerini göz önünde bulundurmamız gerekir. Bu bölge, dinsel olarak ta bu topraklara direkt veya dolaylı olarak hâkim olanlar açısından, Dünya’nın, olmazsa olmaz dediğimiz türden, önemli bir noktasıdır.

İnsanlık tarihi bunun en iyi şahididir. İslamiyet’in ortaya çıkmasından sonra, bu bölge daha da bir önemlidir. Hıristiyanlar ve Yahudiler yönünden dinlerinin ve inaçlarının hâkim kılınabilmesi için, kendilerinden olmayanların bu bölgede kırılmaları şarttır. Buna karşılık, hayatta var olma mücadelesine girenler, düşmanlarından, lütuf ve hayat hakkı dilenmemek, kendi hayatlarını kendi güçleriyle sağlamak ve korumak zorundadırlar. Bunun için de, hemen her gücün, kendi konumunu ve gücünü göz önünde bulundurarak bir planı, bir hesabı vardır ve bunun da olması şarttır.

Amerikan emperyalizmi ve Siyonist İsrail rejimi’nin Ortadoğu için son birkaç senedir düşündükleri bir büyük plan var. Büyük Ortadoğu Projesi, Onlara göre, yani kendi çıkarları için düşündükleri bu plan, yüzlerce senedir yapıla gelen daha önceki planların aşınması veya etkisiz kalması sonucunda, ortaya çıkan yeni gerçeklere karşı olan ihtiyaçtan kaynaklandı. Bizlere sorulsa bütün bunlar nedir diye, düşünmeye bile gerek duymayız, Cevap hazır. “Bırakın bunları yahu hepsi bir entrika yumağı.” Dedik mi sorun çözülmüş olur. Hatta proje içinde bir yer edinmeye çalışanlarımız bile vardır.

Bu proje, Kuzey Afrika’dan Güney Asya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada, emperyalizmin uzun vadeli hedeflerini sağlamak için her ne gerekirse ve bunlara karşı çıkacak ülkeleri kontrol ve boyunduruk altına almayı hedefleyen yeni bir dünya düzeni oluşturmayı ortaya koyar. Bu projenin diğer ayağı ise küreselleşmedir.

Bunun için de, geniş halk kitlelerini, ülkeleri çeşitli oyunlarla borçlandırmak ve yaşamsal olarak kendilerine muhtaç etmek, emperyalist değirmenlere su sağlayan köleler durumuna getirmek istiyorlar.

Emperyalist güçler bu veya buna benzer planlar yapacaklardır, normal olarak. Böyle planlar yapmayan zaten emperyalist değildir. Böyle oyunlar, biz istesek de, istemesek de oynanacak. Bunlara karşı ya direneceğiz, mücadele edeceğiz, engellemeye çalışacağız. Ya da, kaderci bir tavırla başımıza gelecekleri bekleyeceğiz.

Bu bakımdan, BOP üzerine korkular üretmek yerine, insani olduğuna inandığımız değerler içeren barış dolu bir dünya için, sloganlarda ve havada kalmayan, planlarımız var mı, onu düşünmeliyiz, bunun endişesini taşımalıyız. Başkaları kendilerine göre, yapmaları gereken kendi işlerini yaparlarken, biz kendi yapmamız gereken işleri ve planları yapıyor muyuz?

Biz, genelde, Amerikan emperyalizminin Türkiye’de oynadığı oyunların o andaki durumuna göre Amerika veya AB’ye hemen bir dostluk veya düşmanlık hisleri besliyoruz. ABD ve Siyonist İsrail rejimlerinin orta doğuda ki oyunlarının direkt olarak Türkiye’yi ilgilendirmediğini zannettiğimiz zaman kafamızı çevirip şöyle bir bakmıyoruz. İlgilenmiyoruz bile. Onlarla zaten stratejik müttefik olan işbirlikçilerini, satılmış medyada açıkça destekliyor.

Şimdi, Amerika ve Siyonist İsrail, elbette ki kendi çıkarlarını korumak için, entrika üstüne entrikalar hazırlıyor olacak. Hazırlaması da kendi açısından normal görülmeli. Biz ise, özellikle Irak’ta yapılan entrikaların Türkiye aleyhine olup olmadığına dair yorumlarla meşgulüz. Bu coğrafyadaki halkların ve topraklarının aleyhindeki her emperyalist plan ister istemez bizim de aleyhimizde olacak demektir. Gayet açık bir şekilde bunun anlaşılması ve tarafımızdan bilinmesi gerektir. Bizim için normal olmayan şey, böyle bir emperyalist gücü stratejik müttefik zannetmemiz ve onları dost görmemizdir.

Şimdi, görüyoruz ki, ABD emperyalizmi ve Siyonist İsrail rejimi, bölgedeki tahakkümünü sürdürebilmek için, bölgeyle kedinin fareyle oynaması gibi oynuyor, yine. Ülkeleri, birbirine karşı savaştıracak milyarlarca dolarlık yeni silah satışları yapıyor. Özellikle, Sünnileri şia İslam olan İran’a karşı kullanmak istiyor. Irak’ta istediği yeni düzenlemeler için, eski planları tutmayan Amerikan İsrail rejimleri yeni planlar yapıyor. Ve bunların Türkiye aleyhine de olacağı ortada. Ülkemizin teminatı ordumuz ise hâlâ, Amerika’nın ve dolayısıyla İsrail’in uyutma ve lafebeliği ile önlenmesi kıskacında.

Bizi uyandıracak ve kendimize getirecek tek şey Atatürk’ün ilkeleri, inkılâpları ve davranışlarıdır. Rehberimiz olmalı. Bölge ülkelerine de ilham vermeli. İşte bu nedenle devlet adamlığı olsun, insanlığı olsun Büyük Atatürk’ü her an büyük bir sevgiyle ve gururla hatırlarız. Atatürk ışığı altında, Atatürk bir sevdadır içimizde.

Necmi ÖZNEY

Hiç yorum yok: