9 Ağustos 2007 Perşembe

SULU GÖTÜRÜP SUSUZ GETİRMEK

Küresel ısınma nedeniyle çoğu ülke su sıkıntısı çekiyor. Üç ülke dışında, diğer ülkelerde yaşayan halk herhangi bir sıkıntı hissetmiyor.

Mısır, Nil nehrindeki azalma yüzünden sıkıntı çekiyor. Irak, savaş ve kaos içinde olduğundan, halkın su sıkıntısını kötü bir şekilde hissetmesi normal, tabii kötü yöneticiler yüzünden. Biz de ise yöneticiler Allah için bulunmaz Hint kumaşı.

Türkiye'de ise su sıkıntısı hep vardı. Fakat Ankara ve İstanbul'un şu son günlerde düştüğü durum çok vahim. Fakat kesinlikle kabahatli ve sorumlu aramayın. Ben şahidim. Gerçi Yüce Yaratan bize akıl fikir verdi ama barajları, göletleri zamansız kurutacağını haber vermedi. Ekmek elden su gölden yaşayan yöneticilerin bunda taksiratı ne?
Allah için kimsenin sorumluluğu yok. Aslında her belediye bir Marko Paşa kadrosu açsa, halk hiç değilse ona gider derdini anlatır. Sorun ve sorumlu işi çözülmüş olur. Takmayın kafanıza o kadar önemli bir konu değil. Hem suyun tadının da bir önemi yok. Su sudur acı veya tatlı olabilir. Sen halk olarak böyle muameleye layık görülüyorsan hiç dertlenip üzülme, kızma. Her millet layık olduğu şekilde yönetilir

Eskiden, yani 1970 lere kadar İstanbullu her işinde terkos suyu kullanır ve içerdi. Daha müşkülpesent zevat ise taşdelen vs. isimli suları cam damacanalar ile alır ve içme amacı için kullanırdı. İstanbul'un her yerinde bulunan hamidiye çeşmeleri ise halkın uğrak yeri gibi idi ve fazla kalabalık olmazdı. Hamidiye suyu ile demlenen çay da baya güzel olurdu hani.

İşte ne olduysa, nasıl olduysa birden bazı amcaların aklına sudan para kazanmak geldi. Bir de baktık ki terkos suyu bozuldu, o güzelim hamidiye çeşmeleri sökülmeye ve yerleri kapanmaya başladı. Allaha şükürler olsun ki, halkın temiz su temin yolları belediye eliyle kapatıldı. İnanmayacaksınız ama nefis bir İstanbul kültürü de yok oldu. Haklılardı tabi, var mı öyle bedava su almak. İllaki birileri halkın sırtından zıkkımlanacaklar. Halkın sırtından zıkkımlanmak, işte şimdi geçerli kültür bu oldu.

Dereler, ırmaklar göletler özelleştirilmek isteniyor. Daha doğrusu küresel sermayenin isteği bu. Halkı ve çevrecileri boş veriyorlar. Artık öğrenmemiz gerek, halk idarecileri için vardır. Dedik ya, her millet nasıl muameleye layık ise o şekilde muamele görür.

Herhalde bundan sonra nohut, mercimek gibi bakliyatın yanında bir şişede içilecek sıvı dağıtımına geçilir. Her şeyin bir fiyatı olduğu gibi, bununda özel bir ödemesi karşılığında tabi.

Necmi Özney

Hiç yorum yok: