Ele geçirilen bir memleketin bütün zenginliklerinin kendi memleketine düzenbazlıkla veya zorbalıkla götürülmesine sömürgecilik denir. İnsanlık için bu pek şerefsiz davranışın yaratıcısı ve uygulayıcısı ABD ve Avrupa’dır. Şimdiye kadar yaptıkları bütün olaylar, alınlarına işlenmiş kapkara bir lekedir.
İngilizler, Fransızlar, Portekizliler, İspanyollar, Hollandalılar, Almanlar, İtalyanlar insanlık tarihindeki bu pis oyunun baş aktörleri olmuşlardır. Ezilen, sövülen, dövülen, işkencelerle öldürülen, malları, emekleri, hakları ve hürriyetleri zorla ellerinden alınan. Esir edilip hayvanlar gibi çalıştırılan, satılan, ırzlarına geçilen, inançları, zorla, hile ve entrika ile tahrip edilen ve değiştirilen. Kanları sel gibi akıtılan, iğrenç metotlarla kökleri kazınıp, soykırıma tabi tutulan zavallı, masum milyonlarca insan, bu rezil sömürgeci zihniyetin asla silinip yok edilemeyecek belgeleridir.
Bugün bizlere medeniyet dersi vermeye kalkışan Batı, önce aynaya bakıp, kendi alnındaki bu kara lekeyi artık fark etmeli ve onlardan önce bu lekeyi, ABD ve AB borazancılığı yapan işbirlikçiler görmelidir.
Batı’nın on altıncı yüzyılda ki gelişmesinin ve gücünün kökü, sömürdüğü ülkelerden çaldığı medeniyet, bilgi ve zenginliklerden gelmiyor mu? Eğer sömürgeler olmasaydı, Avrupa, şimdiki Avrupa olurmuydu?
Saldırganlaşan küreselleşmenin neyi azmetmiş olduğunu anlayabilmek için, AB’nin fikren kurucularından biri olan Fransız şair yazar ve düşünür sözde hümanist Victor Hugo'nun, 1849 yılında Paris'teki Barış Kongresinde söylediği sözleri iyi tahlil etmek gerekir.
“Fransa, Rusya, İtalya, Almanya, Avrupa’nın bütün milletleri, özelliklerinizi ve şerefli devletlerinizi kaybetmeden, Avrupa birliğini ve kardeşliğini şekillendirdiğiniz zaman, beklediğimiz o büyük gün gelecektir. Savaşılan milletler, savaştan sonra ticaret için açık pazarlar haline geldiğinde ve zihinleri törpülendiğinde, beklediğimiz o büyük gün gelecektir. Toplar tüfekler, oylarla yer değiştirdiği zaman, o büyük gün gelecektir. Avrupa ve Amerika birlikteliğindeki büyük bir gücün hâkimiyeti kurulduğu zaman, o büyük gün gelecektir. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birleşik Devletleri'nin, Tanrı'nın bakışları altında, birbirlerine karşılıklı olarak destek verdikleri, ürünlerini, ticaretlerini, endüstrilerini, sanatlarını, bilimlerini paylaştıklarında, küreyi tekrar geri isteyecekleri, çölleri sömürgeleştirecekleri, bu yolda birleştikleri gerçekleştiği zaman, beklenen o büyük gün gelecektir"
İşte şimdi bütün dünyanın karşı karşıya kaldığı küreselleşmenin bize gösterilmeyen diğer bir yüzü de budur. Onun en büyük ilk hedefi Türk, diğeri ise İslâm dünyasıdır. Bu hedef dünyanın bugün içine düştüğü en büyük şanssızlık ise, Türklerin yanlış tarafta yer almaya çalışmasıdır ve bununda ilk sebebi ise, ABD, AB ve işbirlikçiler tarafından Atatürkçü düşüncenin yıpratılmaya çalışılmasındadır.
Bana göre, verdiğimiz dış ticaret açığımızdan daha önemli olan çok büyük bir milli benlik açığımız var ve bu açık gittikçe daha büyümektedir. Sağcısı, solcusu ne kadar izm varsa hala ithal etmeye çalışıyoruz. Bizim en büyük idealimiz ve şu andaki hastalığımızın ilacı ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürkçülüktür.
Yedi düvel üzerimize silahla gelmiş ve silahla defolup gitmiştir. Şimdi ise entrikalarla, ekonomiyle, misyonerlerle ve politik oyunlarla gelmektedirler. Bütün bunlara karşı durmanın tek çaresi, Büyük Atatürk’ün manevi önderliğinde gelişmek ve onun fikirlerini karşı atak olarak tüm dünyaya yaymaktır. Bu bizim yalnızca kendimiz için görevimiz değil aynı zamanda diğer milletlerin uyandırılması için kaderimiz ve boynumuzun da borcudur.
Necmi ÖZNEY
İngilizler, Fransızlar, Portekizliler, İspanyollar, Hollandalılar, Almanlar, İtalyanlar insanlık tarihindeki bu pis oyunun baş aktörleri olmuşlardır. Ezilen, sövülen, dövülen, işkencelerle öldürülen, malları, emekleri, hakları ve hürriyetleri zorla ellerinden alınan. Esir edilip hayvanlar gibi çalıştırılan, satılan, ırzlarına geçilen, inançları, zorla, hile ve entrika ile tahrip edilen ve değiştirilen. Kanları sel gibi akıtılan, iğrenç metotlarla kökleri kazınıp, soykırıma tabi tutulan zavallı, masum milyonlarca insan, bu rezil sömürgeci zihniyetin asla silinip yok edilemeyecek belgeleridir.
Bugün bizlere medeniyet dersi vermeye kalkışan Batı, önce aynaya bakıp, kendi alnındaki bu kara lekeyi artık fark etmeli ve onlardan önce bu lekeyi, ABD ve AB borazancılığı yapan işbirlikçiler görmelidir.
Batı’nın on altıncı yüzyılda ki gelişmesinin ve gücünün kökü, sömürdüğü ülkelerden çaldığı medeniyet, bilgi ve zenginliklerden gelmiyor mu? Eğer sömürgeler olmasaydı, Avrupa, şimdiki Avrupa olurmuydu?
Saldırganlaşan küreselleşmenin neyi azmetmiş olduğunu anlayabilmek için, AB’nin fikren kurucularından biri olan Fransız şair yazar ve düşünür sözde hümanist Victor Hugo'nun, 1849 yılında Paris'teki Barış Kongresinde söylediği sözleri iyi tahlil etmek gerekir.
“Fransa, Rusya, İtalya, Almanya, Avrupa’nın bütün milletleri, özelliklerinizi ve şerefli devletlerinizi kaybetmeden, Avrupa birliğini ve kardeşliğini şekillendirdiğiniz zaman, beklediğimiz o büyük gün gelecektir. Savaşılan milletler, savaştan sonra ticaret için açık pazarlar haline geldiğinde ve zihinleri törpülendiğinde, beklediğimiz o büyük gün gelecektir. Toplar tüfekler, oylarla yer değiştirdiği zaman, o büyük gün gelecektir. Avrupa ve Amerika birlikteliğindeki büyük bir gücün hâkimiyeti kurulduğu zaman, o büyük gün gelecektir. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birleşik Devletleri'nin, Tanrı'nın bakışları altında, birbirlerine karşılıklı olarak destek verdikleri, ürünlerini, ticaretlerini, endüstrilerini, sanatlarını, bilimlerini paylaştıklarında, küreyi tekrar geri isteyecekleri, çölleri sömürgeleştirecekleri, bu yolda birleştikleri gerçekleştiği zaman, beklenen o büyük gün gelecektir"
İşte şimdi bütün dünyanın karşı karşıya kaldığı küreselleşmenin bize gösterilmeyen diğer bir yüzü de budur. Onun en büyük ilk hedefi Türk, diğeri ise İslâm dünyasıdır. Bu hedef dünyanın bugün içine düştüğü en büyük şanssızlık ise, Türklerin yanlış tarafta yer almaya çalışmasıdır ve bununda ilk sebebi ise, ABD, AB ve işbirlikçiler tarafından Atatürkçü düşüncenin yıpratılmaya çalışılmasındadır.
Bana göre, verdiğimiz dış ticaret açığımızdan daha önemli olan çok büyük bir milli benlik açığımız var ve bu açık gittikçe daha büyümektedir. Sağcısı, solcusu ne kadar izm varsa hala ithal etmeye çalışıyoruz. Bizim en büyük idealimiz ve şu andaki hastalığımızın ilacı ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürkçülüktür.
Yedi düvel üzerimize silahla gelmiş ve silahla defolup gitmiştir. Şimdi ise entrikalarla, ekonomiyle, misyonerlerle ve politik oyunlarla gelmektedirler. Bütün bunlara karşı durmanın tek çaresi, Büyük Atatürk’ün manevi önderliğinde gelişmek ve onun fikirlerini karşı atak olarak tüm dünyaya yaymaktır. Bu bizim yalnızca kendimiz için görevimiz değil aynı zamanda diğer milletlerin uyandırılması için kaderimiz ve boynumuzun da borcudur.
Necmi ÖZNEY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder