22 Haziran 2008 Pazar

BAĞIMLI DIŞ POLİTİKA GELECEĞİMİZİ KARARTIYOR

Türkiye halkı bugün, 85 yıllık Cumhuriyetin kazanımlarının nasıl yok edilmeye çalışıldığının, bunları kimlerin, niçin yaptığının sebeplerini vicdan muhasebesinden geçirerek değerlendirmesi gereken bir zaman dilimi içindedir.

Uluslararası politikada ki gelişmeler ve ülkemizin bugün içinde bulunduğu koşulları göz önüne alırsak, Türkiye'nin, ABD veya AB ile birlikte hareket etmesi, onların fikri destek ve müdahalelerine bağlı bir yaklaşım içinde bulunması, kendi ayağına kurşun sıkmakla eşdeğerdir.

İkinci Dünya Savaşı başlamadan öncesini hatırlarsak, ABD'nin bugün askeri ve politik olarak yaptıkları ile Hitler’in Nazi Almanya’sının ve Mussolini’nin faşist İtalya'sının o zaman yaptıkları arasında bir fark yoktur. Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşına girmeme sebeplerinden biride bu olsa gerektir. Bugün Türkiye'nin, ABD’nin ve emperyalizmin yanında yer alıyor görüntüsü vermesi tuhaf ve tutarsız bir durum meydana getirmektedir.

Birinci Dünya Savaşından galibiyetle çıkan, Anadolu'yu işgal eden zamanın en güçlü devletlerine karşı Mustafa Kemal ve arkadaşlarının verdiği milli mücadeleyi hatırlamak gerekir. Yokluk ve sefalet içindeki, yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'nin o dönemin olumsuz şartları içinde dahi o zamanın en güçlü devleti İngiltere ve avanesi ile kıran kırana nasıl antlaşmalar yaptığını unutmayalım. Türkiye'nin o zaman başardıkları ile bugünkü davranışlar arasındaki olumsuz farkı görmemiz gerekir.

ABD'nin ve AB’nin izlediği siyaset, davranış, tehdit ve her işe burnunu sokması karşısında teslimiyetçi bir politika izleyen politikacılar için, evvel emirde, Türkiye'nin binlerce yıllık devlet deneyimleri ve Büyük Atatürk'ün fikirleri rehber olmalıdır.

Türkiye'nin hiçbir Batı ülkesinin uydusu olmadan, Türkiye merkezli geniş çaplı bir çekim alanı oluşturması ve bu şekilde uluslararası politikada yıldızlaşması ve söz sahibi olması mümkündür. Böyle bir davranış, Türk insanının son dönemde içine düşürüldüğü ümitsiz ve karamsar durumdan da sıyrılmasını sağlayacaktır.

Aklı başında ve vatanını seven politikacılara sahip olmamız halinde bugünkü şartlarda, Türkiye'nin iyi bir model ve lider ülke sıfatı ile ortaya çıkması için uygun ortam şu an mevcuttur.

Türkiye bugün, politikacısı, halkı ve tüm kuruluşları ile bunu düşünmek, üzerinde kafa yormak, bir çıkış noktası bulmak ve Türkiye’nin hayati çıkarlarını korumak zorundadır.

Türkiye, körü körüne uyguladığı teslimiyetçi dış politikaların kendisi için ne getirip, ne götürdüğünü yeniden düşünmelidir. Dünyada dış politika koşullarında anlık hızlı değişimler olmaktadır. Falanca konu için, x bir zaman filanca bir politika izlendi diye buna sürekli bağlı kalınması düşünülemez. Şartlara bağlı olarak lehimizde değişikler yapılması gerekir. Çünkü asıl olan, Türkiye'nin ulusal çıkarlarıdır. Bakın ABD’ye ve AB’ye, her hangi bir olay için kendi çıkarları doğrultusunda hemen yüz seksen derece dönüş yapabilmektedirler.

Teslimiyetçi ve işbirlikçi bir davranışla devlet politikası haline getirilmiş, partisel bir dış politika yaklaşımı, Türkiye'nin daha çok devleti ve derdi karşısına almasına ve daha çok öz kaynağını kaybetmesine neden olmaktadır.

Her şeyi satarak, üretimi yok ederek, ithal bir zihniyetle halkı ve Ülkemizi ekonomik bakımdan zayıflatarak yapılan ekonomik politika ile bir yerlere varılamayacağı gerçeği apaçık ortadadır. Türkiye, bugün kendi yağı ile kavrulmak zorundadır. Bunun tersini yapmak, zaten çoğu özelleştirme adı altında elden çıkarılmış ekonomik kaynaklarının daha da küçülmesine ve sonunda ise, elde kalanların bir halta yaramayacak duruma gelmesine yol açacaktır.

Türkiye, Batı tarafından çevresindeki ülkelere yapılan emperyalist saldırılar karşısında, birlik içinde diri kalmak ve Atatürk ilkelerine daha sıkı sarılarak emperyalizme karşı gücünü hazır tutmak mecburiyetindedir.

Irak savaşı süreci ve benzeri durumlarda, ABD’nin dümen suyunda bir politika ile meşgul edilen Türkiye'nin, Kıbrıs, Ege konularında ve diğer devletlerle dış politika oluşturmasında istediği gibi hareket etmesi mümkün değildir. Yeni bir Dünya bir an evvel kurulmalı ve Türkiye bu yeni Dünya’da daha etkin bir şekilde, Atatürkçü bir ruhla yerini almalıdır.

Necmi ÖZNEY

Hiç yorum yok: