8 Mart 2009 Pazar

FRİEDMAN’IN BEN DE Kİ ETKİLERİ

George Friedman, Önümüzdeki otuz yıl için, sanki üzerine vazifeymiş gibi Türkiye ve bölge üzerine stratejik yorumlar yapıyor.

Türkiye gücünü artırmaya başlamış ve 2040 yılına kadar eski Osmanlı toprakları üzerinde yeniden hâkimiyet kuracakmış. Türkiye'nin tekrardan imparatorluk kuracağını öngören bu adamcağız, ABD Savunma Bakanlığı'na yakınlığı ile de tanınıyorsa fikirlerine çok temkinli ve çok tedbirli yaklaşmak lazımdır.

Fakat ben bunu stratejik öngörü veya doğru kurulan ve bu adamın kafasından çıkan bir yorum olarak algılamıyorum. Biraz aç bu konuyu, kurulacak bu hâkimiyetin yapısını anlat bakalım dediğimiz zaman anlatacakları, emperyalistçe planlanmış ABD politikası senaryosu olduğunu ortaya çıkartacaktır.

Evet, gelecekte Türkiye bölgede değil, tüm dünyada süper güç olarak, yalnızca eski Osmanlı toprakları üzerinde değil bütün dünyada söz sahibi olacaktır.

Şimdi, gelelim böyle kocaman bir lafı, büyük bir özgüvenle ve büyük bir inançla nasıl söylediğime.

Türkiye'nin iki güzel özelliği var. Orasından burasından budanmaya, yok edilmeye çalışılmış, fakat ne yapılırsa yapılsın, halkın gönlünde daha da güçlü olarak yeşermiş Atatürk bağlılığı, gücünü Atasından ve milletinden almış kahraman ordusu. İşte inanç ve güvenimin dayandığı sağlam temeller. Friedman herhalde bunu görebilecek yeteneğe sahiptir.

Türkiye'nin önündeki engel dış tehditler değildir. Türkiye'nin önündeki en büyük engeller iç sorunlardır, demiş Friedman. Söyledikleri harfiyen doğrudur. Bakın politikacılara neler döndüğünü anlarsınız. Türkiye’nin başına gelen bütün kötü olayların içinde işbirlikçi politikacı parmağı ve o parmağı kullanan bir ABD eli olmadığını söyleyebilir misiniz?

Hayır, biz eski Osmanlı toprağına hâkim olup, valiler atamayacağız. Türkiye olarak Osmanlı'nın eski topraklarına sizin anladığınız şekilde yeniden hükmetmeyeceğiz. Onlara sadece ve sadece Atatürk’ü anlatacağız. İnsanlığı ve doğru inançları anlatacağız.

Örnek olarak; Arap dünyası, askeri ve insani inanç açısından çok zayıf kalmıştır. Arap şeyhlerinin temel sorunu, kendilerini destekleyerek yönlendirecek olan dış gücün kim olacağı değildir. Kendi halklarını boyunduruk altında tutmak için, kimin kendileri için daha faydalı olabileceğidir. Kralların yönettiği Arap ülkelerinde Kemalizm paraleli fikirlerin yeşereceğini ve yeşerdiğini düşünebiliyor musunuz?

Avrupa Birliği'nin, ABD’nin çöküş sürecine girdiğini ben seneler önce yazıyordum zaten. Türkiye'nin Avrupa Birliği süreci, Türk halkına, iç politika gereği azar azar verilen bir afyondu. Bizim Avrupa Birliği'ne ihtiyacımız yok. Bizi birlik içine alma fikirleri hiç mi hiç yok. Onun için, Avrupa Birliği bize uyum sağlamaya çalışsın. Tesirini silmeye çalıştıkları Atatürk’ü onlara da sabırla anlatarak insanlığı öğrenmeleri ve doğruyu görmelerini sağlayabiliriz.

Aklın yolu birdir. İnsanlık için her çağda doğru olan önemli bir ilke Büyük Atatürk tarafından üzerine basa basa söylenmiştir. Yurtta sulh cihanda sulh.

Necmi Özney

Hiç yorum yok: